İlkokul ve ortaokul düzeyindeki öğrenciler bazen derste çekimserlik gösterebilirler, bu yüzden tüm öğrencilerin derse katılımını sağlamak için teşvik edilen yöntemler oldukça etkili olabilir.
Ülkenin dört bir yanındaki sınıfları farklı bağlamlarda ziyaret etme fırsatım oluyor. Sınıfları ziyaret ettiğimde, gençlerin anlamlı tartışmalara katıldığını ve fikirlerini açıkladığını görmek beni her zaman motive ediyor. Ayrıca, ilgi çekici bir sınıf yaratmanın önündeki en büyük engellerden birinin söz hakkı eşitliği ve tüm öğrencilerin katkıda bulunma beklentisinin önemli olduğunu gözlemledim.
İlkokul ve ortaokulda, genç öğrenciler daha bilinçli hale geldiklerinde, tüm öğrencilerin derse katılımını sağlamak zor olabilir. Çoğu zaman, öğretmenler bunu telafi etmek için, her öğrencinin düşüncelerini işlemesi ve paylaşması için zaman ve alan yaratmak yerine, özgüveni yüksek, dışa dönük ve düşüncelerini hızla ifade eden öğrencilere öncelik vererek, ellerini ilk kaldıranları seçmeye başlarlar. Bu yaklaşım aynı zamanda sınıfın konuyu anladığı izlenimini yaratır. Ancak, sadece birkaç ses duyduğumuzda, sınıfın ne kadarını anladığını veya nasıl daha iyi ilerleyebileceğimizi bilemeyiz.
Bunun yanı sıra, eğer her gün aynı birkaç öğrenci katılıyorsa, diğer öğrenciler aktif olarak katılmak zorunda olmadıklarına inanırlar, çünkü sınıfın birkaç üyesi bunu onların yerine yapmış olur. Neyse ki, daha eşitlikçi diyaloglar ve derinlemesine öğrenme sağlamak adına işe yarayan yöntemler mevcuttur.
EŞİT KATILIM İÇİN 3 YÖNTEM
1.Düşün-Eşleş-Paylaş
En basit ve belki de en az tercih edilen yöntemlerden biri Düşün-Eşleş-Paylaş tekniğidir. Söz eşitliği yaratmak için, öğrencilere cevap vermeleri beklenmeden önce düşünmeleri için zaman tanıyın. Bir soru sorduğunuzda, 30 saniyelik bir sessizlik için zaman ayarlamak pratik bir yöntemdir. Verilen süre boyunca öğrencilere düşüncelerini yazmalarını tavsiye edin. Bu kısa mola, tüm öğrencilere düşünme ve fikirlerini organize etme fırsatı sunar. Düşündükten sonra, öğrencilere yanındaki arkadaşlarıyla fikirlerini paylaşmalarını isteyin.
Bu yöntem, her bir öğrenciye düşüncelerini ifade etme ve başkalarının baskısının az olduğu bir ortamda bilgi alma fırsatı sunar. Aynı zamanda, sadece birkaç öğrenciye değil, tüm öğrencilere düşünme ve paylaşma konusunda daha fazla sorumluluk yükler. Sonrasında, gönüllü öğrencilerden yanıt istediğinizde, daha derinlemesine cevaplar ve sınıftan daha fazla katılım elde edebilirsiniz.
Eşleşme ve paylaşma aşaması olmadan da, öğrencilere gönüllü olup olmadıklarını sormadan önce 30 saniye bekleyeceğinizi söylemek, tüm öğrencilere düşüncelerini toplama şansı verebilir.
2.Düşünme Rutinleri Kullanın
Tüm öğrencileri birlikte çalışmaya, düşüncelerini dile getirmeye ve kaydettirmeye teşvik etmek, fikir alışverişi ve derinlemesine öğrenme için daha sağlam bir iletişim ortamı oluşturabilir. Düşünme rutinleri ya da kuralları, öğrencilere düşüncelerini organize etme ve daha etkili grup çalışmalarına katılma konusunda bir yapı sağlar. Düşünceyi belgelemek ve görünür kılmak için beyaz tahta veya çizelge kağıdı kullanmak, kolektif bir sorumluluk duygusu oluşturabilir ve her bir öğrencinin düşüncesini gözlemlemenize olanak tanır.
Benim en beğendiğim rutinlerden biri ‘Ne,Ne Olmuş, Şimdi Ne Olacak’tır. Bu düşünme yöntemini bir yazıyı değerlendirmek, tarihsel olayları incelemek ya da öğrencilerin karşılaştığı bir problemi ele almak için kullanabilirsiniz.
Bir diğer etkili düşünme yöntemi de öğrencilerin görselleri veya deneyleri inceleyebileceği ‘Gör, Düşün, Merak Et’ yaklaşımıdır. Bu yöntemi, bir üniteye veya projeye başlarken öğrencilerin ilgisini çekmek ve düşüncelerini ve sorularını sıralamalarına yardımcı olmak amacıyla kullanabilirsiniz. Tüm öğrencilerden katılım beklendiğinde ve onlara destek olacak yapılar sunulduğunda, sürece dahil olma ve daha derinlemesine öğrenme olasılıkları daha yüksektir.
3. Sessiz Katılım
Bekleme süresi ve düşünme rutinlerine rağmen, tüm öğrenciler sesli bir şekilde katılmaya hazır veya istekli olmayabilir. Sözel olmayan katılım yöntemleri, öğrencilerin anlama düzeyini değerlendirmek için alternatifler sunabilir. Poll Everywhere, Mentimeter ve Padlet gibi araçlarla anketler veya sanal tartışma platformları oluşturabilirsiniz. Eğer öğrencilere sözel olmayan katılım için daha basit bir yöntem arıyorsanız, yapışkan notlar öğrencilere düşüncelerini yazıp sınıf arkadaşlarıyla paylaşma imkanı sunar. Bu notlar, dersin sonunda her öğrencinin fikirlerini biçimsel olarak değerlendirmenize olanak tanır.
Bir ya da birkaç soru sorduktan sonra tüm öğrencilere beyaz tahtalarına cevap yazmalarını isteyebilirsiniz. Düşüncelerini göstermeleri için hepsinin aynı anda tahtalarını havaya kaldırmalarını isteyin. Yumruktan beş parmağa kadar olan el işaretleriyle, öğrencilere bir konuyu ne kadar anladıklarını belirtmeleri için bir yol sunabilirsiniz; en düşük anlama seviyesi için yumruk, tam anlama için beş parmak ve arasındaki seviyeler için diğer parmak sayıları kullanılabilir.
Bu yöntemleri kullanarak, öğretmenin seçim yapmak veya daha sık konuştuğu öğrencilere güvenmek gibi güç dinamiklerini ortadan kaldırabilirsiniz. Bu aynı zamanda, ne kadar utangaç veya ne kadar özgüvenli olduklarına bakılmaksızın tüm öğrencilerin eşit katılım beklentisine sahip olduğu anlamına gelir.
Bu yöntemler, her bir öğrencinin farklı katılım yollarıyla desteklenerek değerli olduklarını ve seslerinin duyulduğunu hissettiği bir öğrenme ortamı yaratmanıza yardımcı olabilir. Bu sadece söz eşitliğini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda öğrenmenin sadece birkaç birey için değil, tüm öğrenciler için beklendiğini belirten daha kapsamlı ve işbirliğine dayalı bir öğrenme topluluğu yaratır.
Katie Martin
Kaynak: https://www.edutopia.org/article/strategies-increasing-student-participation