1) Yükseköğretimin yükselen maliyeti:
Dünyada yükseköğretimin maliyeti her geçen gün yükseliyor, bu durum borçlanarak okuyan gençlerin işsizlikle karşılaşması nedeniyle ciddi bir meseleye dönüştü. Bu da yükseköğretim kurumlarının denemeler yapmasına, alternatif modeller üstüne düşünmesine ve yeni fikirler keşfetmesine sebep oluyor. En tepedeki tanınmış eğitim kurumları yüksek fiyatlarını haklı çıkarabilirken diğerleri şüpheyle karşılanabiliyor. Üstelik muazzam miktarda kaliteli eğitim içeriğine internetten ücretsiz olarak ya da makul bir ücretle çevrim içi olarak ulaşılabiliyor. Diploma, beraberinde ciddi bir markalaşmış ilişki ağı getirmediği sürece bu kadar çok para ödemeye değer mi? Şüphesiz bu konu önümüzdeki on yıl boyunca hararetli bir şekilde tartışılacak ve bundan on yıl sonrasının eğitim manzarasını oldukça değiştirecek.
2) Beşeri bilimler eğitimi ve yaşanabilecek sıkıntılar:
Dünyada yükseköğrenimin maliyeti her geçen gün artıyor. Ancak yüksek okulu bitirmek her zaman yüksek kazançlı bir işi garantilemek anlamına gelmeyebiliyor. Para kazandıracak mesleklerin çoğu bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik gibi alanlarda. Yükseköğrenimin maliyeti arttıkça aileler ve çocuklar gelecekte para kazanamayacağı bir meslek için bu kadar okumaya ve borçlanmaya değer mi diye sormaya başlayacaklar. Bu durumda üniversitelerin beşeri bilimler bölümlerini ayakta tutmayı nasıl başaracaklar? Benim öngörüm beşeri bilimlere ait programların mühendislik, programlama ve girişimcilik eğitimini veren programlara nüfuz ederek ayakta kalmayı deneyecektir. Şahsen beşeri bilimlerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden beşeri bilimler yüksekokullarının, programlama ve girişimcilik öğrenimi alan öğrencilere mezuniyet koşulunun parçası olarak zorunlu hale getirildiğini görmek isterdim. Henüz o noktada değiliz fakat 2020’ye doğru o günleri göreceğiz.
3) Mühendislik eğitiminin gelişimi:
Dünyada pek çok mühendislik okulu Kitlesel Açık Çevrim İçi Kurs (Massive Open Online Course, MOOC) ve diğer online eğitim olanaklarıyla birlikte deney yuvaları haline geldi. Tüm Kitlesel Açık Çevrimiçi Kurs uygulamalarının anası olan EdX[i], Harvard ve MIT arasındaki iş birliğiyle ortaya çıktı ve MIT’den Anant Agarwal tarafından yürütülüyor. Bununla birlikte, entelektüel mülkiyet etrafında bir endişe var ve pek çok dekan değerli insanlarının bilgilerini bedelsiz olarak paylaşmalarına sıcak bakmıyor. Diyorlar ki; değerin yaratımı ve dağıtımı bedelsiz değildir. Bu yüzden, değeri tüketmenin de bedelsiz olmaması gerekiyor. Eğitim bir kamu malı mıdır? Belki evet. Fakat boğazına kadar borca batmış hükümetler ile bu tür modellerin bu ölçekte nasıl sürdürüleceği belirsizdir. Her şeye rağmen dünya genelinde öğrencilere dünya standartlarında eğitim sunmanın ölçeklendirilebilir tarzlarıyla denemeler yapmak uğraşmaya değer. Ne sonuç elde edilirse edilsin, önemli bir deneyim kazanacağız. Başka bir gözlemim de şu: Mühendislik okullarının yöneticilerinin çoğu, mühendislik öğrencilerinin tamamına nasıl aynı zamanda girişimcilik eğitimi vereceklerini açığa çıkarmaya çalışıyorlar. Henüz yeterli bütçeleri yok, fakat yine de, sanal yöntemlerin akıllıca kullanımıyla bu yapılabilir. Bilgiyi ve teknolojiyi uygulama disiplini olarak mühendislik, beşeri bilimler ve girişimcilik eğitimin katkısıyla çok daha geniş bir vizyona sahip olacak.
4) İki yıllık meslek yüksekokulları ve meslekî eğitim:
Küresel gençliğin büyük işsizlik rakamlarının çehresinde, pek çok ülkenin başarısız olduğu ya da ihmal ettikleri mesleki eğitim önem kazanacak. Almanya, Amerika gibi ülkeler gerçekten çok kaliteli mesleki eğitim verebilecek mükemmel bir iki yıllık meslek yüksekokulları ağına sahip. Bununla birlikte, bu yüksekokulların işverenlerle bağlantıları oldukça zayıf. Burada yapılabilecek bir çok iş var ancak sanal eğitim yöntemleri ve stajların bir kombinasyonu yoluyla bu boşluk giderilebilir. Modelin aynı zamanda küresel olarak da tekrar edilmesi gerekiyor.
5) 12 yıllık temel eğitimdeki değişiklikler
Okulların ve öğretmenlerin ‘sahnedeki bilge’den ‘yanındaki kılavuz’a dönüştürme girişimleri önümüzde yeni ufuklar açtı. Kurs içeriğini oluşturmaya çalışan çok nitelikli öğretmenler yerine, sınıfta öğrencilerin alıştırma yapmasına kılavuzluk eden öğretmenlerle eğer dersler standart hale getirilir ve çevrim içi video yayınıyla dağıtımı yapılırsa, özellikle kalabalık ve yoksul bir nüfusa sahip ülkelerde eğitimin kalitesi belirgin bir şekilde artar. Henüz erken. Ama bu son derece umut verici bir istikamet. Genel olarak, eğitsel amaçlar için zengin medya içeriğinin geniş bir şekilde hazır bulunması da müthiş bir fırsat.
6) Geniş bandın yaygınlığı
Bugün çevrim içi eğitimi sınırlayan en önemli faktör geniş bandın yaygınlığıdır. 2020’ye kadar, bu çarpıcı bir şekilde değişecek. Bunun yanında toplumu etkileyecek dijital öğrenim becerisi de değişecek.
7) Medya tüketiminin değişen dinamikleri:
Yalnızca akıllı telefonlarda ve tablet bilgisayarlarda değil aynı zamanda televizyonda da zengin medya içeriğinin uçsuz bucaksız miktarda mevcut olması insanların medyayı tüketme biçimini şiddetli bir şekilde değiştiriyor. Televizyon zamanla sınırlı olmak yerine, bugün geniş ölçüde talebe dayalı hale geliyor. Bu eğilimin hızlanmasına göre eğitim ve eğlence henüz göremediğimiz şekillerde kesişecekler. Bu konuda büyük bir potansiyel olduğunu düşünüyorum.
8) Eğitim işletmeleri:
Özel eğitim kurumları çok sert eleştiriler alıyorlar. Yüksekokul ücretlerine rağmen mezunlarına istihdam garantisi sağlamayabiliyorlar. Ancak, akreditasyon, fakülte vs. hakkında endişe duymaksızın eğer eğitim işletmelerine dijital program ve materyallerin büyük tedarikçisi olarak bakarsanız potansiyel muazzam olur, öyle ki mevcut kurumlar bu yeterliliklerden makul fiyatlarda faydalanarak yeteneklerini kaliteli eğitim vermek için ayarlayabilirler. Eğer iki yıllık meslek yüksekokulları kanıtlanmış dijital eğitim yöntemlerinin daha fazlasını benimsemeyi ve fakültelerinin ‘yanındaki kılavuz’ olarak rol almasını başlatmışsa sonuçlar teşvik edici olabilir. Beşeri bilimler yüksekokullarının ya da mühendislik okullarının geniş sayıda öğrenciye (50 öğrenciye değil, 5000 öğrenciye) nasıl girişimcilik ya da programlama eğitimi yapacağının cevabı da bunda yatıyor.
9) Girişimcilik eğitimi ve kuluçka dönemi:
Girişimcilik her geçen gün önem kazanıyor ve bunun eğitimine talep yüksek. Bu eğilim her geçen gün artarak devam edecek. Her düzeyde -lisede, üniversitede, yüksek lisansta, meslek yüksek okulunda- girişimcilik eğitimi gerekiyor ve 2020’ye gelindiğinde, girişimcilik eğitiminin tüm topluma çok daha fazla yayıldığını göreceğiz. Ekonomik gelişme ve başarının bir aracı olarak girişimcilik daha iyi anlaşılmaya başlanacak. Bu yüzden önümüzdeki on yıl içinde girişimcilik üzerine eğitim programları çeşitlenerek artacak.
10) Stajyerlik:
İşverenlerin eğitim kurumlarıyla iş birliği sonucu stajyerlik gençleri iş yaşamına uyumlu hale getirecek bir ücretsiz eğitim formu olarak önem kazanacak. Umuyorum ki çevrim içi hizmetler tarafından desteklenen, stajyerleri işverenlerle uyumlu hale getirme süreci her yıl, her ülkede yaygın hale gelecek.
Sramana Mitra, 26 Aralık 2013
[i] Massachusetts Teknoloji Enstitüsü ve Harvard Üniversitesi tarafından Mayıs 2012’de kurulmuş olan, çok geniş bir disiplinler yelpazesi içinde üniversite düzeyinde kurslara çevrim içi olarak ev sahipliği yapan, dünya genelinde izleyicileri olan, ücretsiz bir Kitlesel Açık Çevrimiçi Kurs. EdX’in izleyici sayısı şu anda 1.6 milyon düzeyindedir. Her iki kuruluş bu kar amacı gütmeyen projeye 30 milyon dolar katkıda bulunmuşlardır. (-çn.) https://www.edx.org/
Kısaltılmış çeviri:
The future of education, ten trends to watch