Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini dert ediniyorsak, üzerinde düşünmemiz/bir şeyler yapmamız gereken konulardan biri de çocuklara alternatif anlatılar sunabilmek. Yıl 2016 olmuş ve açıkçası bu konuda ülkede yayımlanan kitap sayısı hem yetersiz hem de üzerine epey bir araştırma yapmak gerekiyor. Siz de saçlarını durmadan uzatan Rapunzel’den, Uyuyan (Uyutulan mı demeli?) Güzel’den, çocuk işçi Külkedisi’nden, bir yanağına tokat atılınca diğer yanağını uzatan Pamuk Prenses’ten, balolardan, şatolardan, at üstündeki yiğit prenslerden sıkıldıysanız elime mum dikin! Evet, bu masallar hala geçerliliğini koruyor ama sorun bu masallarla sınırlı değil. Çocuklar cinsiyet rollerini temel olarak aileden, çevreden, okuldan ve medyadan öğrenirler. Bu öğrenmeler bol “kalıp yargı” içerir. Başka bir şekilde ifade edersek: “kadın”, “erkek”, “oğlan”, “kız”, “anne”, “baba” denildiğinde kafalarında birtakım resimler belirir. Mesela; “Yemek pişirmek kadının işidir.”, “Evdeki tamirat işlerinden kadınlar anlamaz.”, “Doktorlar erkek, hemşireler kadın olur.” gibi. Pek çok çocuk kitabı toplumsal cinsiyet rolleri ve “erkeğe” ve “kadına” dair bu kalıp yargıları yeniden üretir.
Kitaplardaki cinsiyet rolleri fark etmeyebileceğimiz küçük ayrıntılarda gizlenmiş de olabilir. Örneğin, ülkemizde çocuk kitapları ve toplumsal cinsiyet üzerine yapılan bir çalışmada, çocuk kitaplarındaki cinsiyet tanımlamalarının kişiler ile mekanların özdeşleştirilerek yapılabildiği saptanmış. Çalışmadan bir örnek: “… Sonra kirli sular göllere, denizlere karışmadan önce bazı özel işlemlerden geçirilerek temizlenmeliydi. Tıpkı annemizin mutfakta kullandığı kirli çeşme suyunu süzmeye yarayan arıtma cihazı gibi.”
Hal böyleyken bizlere çok iş düşüyor. “Biz” diyorum, “ebeveyne” ya da “anneye” demiyorum, çünkü bu iş bir toplumsal sorumluluk meselesi ve bizler sadece kendi çocuklarımızdan sorumlu değiliz/olmamalıyız. Son dönemde artan şiddette “kendi çocuğunun fanı olma” dediğim örneklerle karşılaşmaktan yılmış biri olarak, bu konuyu çok önemsiyorum. Yeğenlerimiz, kuzenlerimiz, onların çocukları, arkadaşlarımızın çocukları, elimiz-gönlümüz ulaşabiliyorsa uzakta hiç tanımadıklarımız, gittiğimiz yerlerde çocuklu olma hasebiyle hemen kaynaşıverdiğimiz aileler ve çocukları, oyun parkında çocuğumuzun itiştiği “diğer” çocuklar… Hepsi bizim. Bunu duygusal değil politik bir yerden söylediğimi de eklemek isterim. Politik demişken bu işte ilk muhatap tabii ki devletin eğitim politikaları ve bu konuda halimiz vahim. MEB’in okullara önerdiği/gönderdiği kitaplardaki hak ihlalleri ile ilgili bir iki habere bakmak durumun vahametini anlamaya yeterli olacaktır. O zaman inadına feminist çocuk edebiyatı! O zaman inadına dans!
Gelelim size kısaca bahsetmek istediğim iki anti külkedisi masalına. İlk olarak büyüklerden başlayalım. Masalımızın adı: “Vejetaryen Külkedisi: Büyüklere Gerçekçi Bir Masal”. Nuni Lopez Salamero’nun yazdığı ve Miriam Cameros’un harikulade illüstrasyonlarıyla tadından yenmez olmuş bu kitabı, NotaBene yayınları basmış. Klasik külkedisi anlatısıyla başlayan kitap, prensle evlenmeyi “bir şekilde” başaran kızımızın, evlilik sonrası hayatını ve canına tek ettiği bir anda “Yeter Perisi” nin karşısına çıkmasıyla yaşadıklarını anlatıyor. Peki bu Külkedisi neden vejetaryen? Prensi terk edecek mi? Arkadaşları neler söyledi? Bu soruların cevapları kitapta. Okurken hem heyecanlandım hem de yüzüme inanılmaz bir gülümseme oturdu. Bu yüzden bu sihri bozmak doğru olmayacak. Küçük bir tadımlık alıntı: “Şunu hemen belirteyim, periler tombul, kıllı ve esmer olurlar, hepimizin içinde yaşarlar ve YETER dediğimizde ortaya çıkarlar.” Umarım canınız çekmiştir!
Çocuklar için “Kuraldışı Çocuk” Yayınevi’nden çıkan Babette Cole’un yazdığı Külprensi’nden bahsedelim. Kitabı biraz karıştırdığınızda kısa olduğu ve basit bir dili olduğundan 5-7 yaş grubuna uygun bulabilirsiniz. Ben de öyle düşünmüştüm. Arka kapakta ise şöyle yazıyordu “Acayip matrak bir resimli kitap; ele avuca sığmaz, eğlenceli bir parodi. Her yaştan çocuk için…” Gerçekten de öyle! Külprensi sıska bir oğlan. Kendisiyle sürekli dalga geçen, ev işlerini yaptıran, saray diskolarına gidip prensimizi evde bırakan üç zalim ağabeyi var. Tıpkı orijinalinde olduğu gibi bu masalda da bir peri var ama bu peri bildiğimiz perilerden değil. Biraz beceriksiz bir peri. Amacı Külprensi’ni diskoya göndermek lakin ne yazık ki O’nu yanlışlıkla büyük, kıllı bir maymuna dönüştürüyor. Diskodan çıkışta “Şekerkuruş” adındaki zengin prensesle karşılaşan prensimiz o kadar utangaç ki soluğu evde alıyor. Bir de üzerine kaçarken de pantolonunu düşürmesin mi? Sonrasını tahmin edebilirsiniz aslında. Prenses Şekerkuruş tüm şehirde pantolonun sahibini arıyor. Pantolonu denemeyen kalmıyor. Külprensi’nin ağabeyleri de dahil. Sonunda pantolon Külprensi’ne oluyor ve Şekerkuruş O’na evlenme teklif ediyor. Hemen evlenen mutlu çiftimiz bolluk içinde bir hayat sürüyorlar. Daha bitmedi. Külprensi’ne dünyayı dar eden ağabeyler için Şekerkuruş Prensesimiz çok güzel bir son hazırlamış. Bu aynı zamanda kitabımızın da sonu. Ağabeyler peri tarafından ev perilerine dönüştürülüyor ve sonsuza dek sarayı süpürüyorlar. Klasik bir masalı basit bir dille ve harika çizimlerle çok önemli bir alternatif anlatıya dönüştürmesi açısından çok değerli bir kitap. Eminim çocuklar da bayılacaktır.
Bu konuda alınacak daha çok yolumuz var. Yayınevleri bu tip kitaplara daha çok yer vermeli. Okullarda bu işi dert edinen öğretmenler mümkün olduğunca bu tür kitapları öğrencilerine okutmalı/tavsiye etmeli. Bizler de “kırılgan kızlar”, “cesur erkekler” vasatından kurtulup, konuya ciddi kafa yormalı, çocuklarımızdan daha iyi bir eğitimi ve hayata daha iyi bir başlangıcı esirgememeliyiz. Çünkü bu herşeyden önce bir “hak” meselesi. Çocukların sırtlarında toplumun yüklediği ağırlıklar olmadan büyüme, kendilerini ifade etme, kendi bedenlerine sahip çıkmayı öğrenme hakkı var. Dünya yerinden oynar çocuklar özgür olsa!
Kaynakça
Gürşimşek I.,& Günay, V. D. (2005). Çocuk Kitaplarında Cinsiyet Rollerinin İşlenişinde Kullanılan Dilsel ve Dildışı Göstergelerin Değerlendirilmesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Dergisi.
Vejetaryen Külkedisi: Büyüklere Gerçekçi Bir Masal, Nunila Lopez-Myriam Cameros, Nota Bene, 2015, Ankara.
Külprensi, Babette Cole, Kuraldışı Çocuk, 2014, İstanbul.
Ayşe ALAN
Eğitimci