Yeni eğitim yılı başlamadan önce dünyanın her yerindeki okullar daha önce asla ihtiyaç duymadıkları malzemeleri tedarik etmek zorunda kaldı: Pleksiglas bölücü paneller, çok sayıda maske ve öğrencilere uzaktan bağlanabilmek için internet bağlantı noktaları.
Ancak daha sıra dışı alım listeleri olan okullar da var: Ağaç kütükleri, tenteler ve ilkokul öğrencileri için her hava durumuna uygun kar giysileri.
Amerika’daki bu okullar, en azından bazı derslerin açık hava sınıflarına taşınması için gerekli zemini hazırlıyorlar. Çünkü bu okullar, açık havada hastalık bulaşma riskinin daha düşük olması ve virüsün yayılımı için açık havada daha fazla alan olması nedeniyle COVID-19 salgını devam etmesine rağmen açık hava derslerinin öğrencilerin yüz yüze eğitim almalarını daha güvenli hale getirebileceğini ileri sürüyorlar.
Çevreci eğitim kuruluşu Green Schoolyards America’nın (Amerika Yeşil Okul Bahçeleri) CEO’su Sharon Danks, “Okulların yeni bir çözüm bulması gerekiyor çünkü binaların içi tek çözüm değil, aynı şekilde çevrimiçi eğitim de.” diyor. Green Schoolyards America’nın da dahil olduğu bir grup sivil toplum kuruluşu pandemi döneminde öğrencilerin açık havada eğitim görmelerini teşvik etmek için COVID-19 Açık Hava Eğitimi Girişimi‘ni başlattı.
Amerika’nın pek çok eyaletindeki okul bölgesi eğitim yılını sadece uzaktan eğitim ile açmayı planladıklarını açıkladı. Bu, koronavirüsün yayılmasını kontrol altına almanın en güvenli yolu olarak görülse de işe gitmek zorunda olan ebeveynlere ve akranlarıyla sosyal etkileşime ve öğretmenlerinin yüz yüze desteğine ihtiyaç duyan çocuklara ciddi zararlar verebilir.
Sınıfları açık havaya taşıma fikri – bazı okulların geçen yüzyılda daha önceki salgın hastalıklarla mücadele etmek için yaptığı gibi – alternatif bir seçenek olarak öne çıkmaya başladı.
New York’ta, ebeveynler ve okul müdürleri, Belediye Başkanı Bill de Blasio’yu okulların yakınındaki sokakları açık hava dersleri için trafiğe kapatmaya çağırdı. Başka şehirlerde ebeveynler, açık havada eğitim seçeceğini dikkate almaları için çocuklarının gittiği okullara imzalı dilekçeler gönderdiler.
Ancak bu konuya şüpheyle yaklaşan eğitimciler de var.
“Güzel bir havadan faydalanmak harika bir fikir ama havayı planlayamazsınız, çünkü çok tutarsızdır.” diyor bir okul bölgesi müdürü olan Kristi Wilson.
Açık hava alanlarının engelli öğrenciler için kullanışlı olup olmadığını sorgulayan ya da öğrencilerin dikkatlerinin çok fazla dağılabileceğini hatta bazı çocukların okuldan kaçmayı deneyebileceğini düşünen eğitimciler de var.
“Peki ya planlarımızı açık havada eğitim üzerine yapsak?” diye soruyor Danks. “Hava uygun olduğunda, her sınıf doğaya ya da açık havaya çıksa ve herkesin stresi azalsa? Hava koşulları uygun olmadığında B planına geçebiliriz, yani bina içinde eğitim ya da online eğitim. Neden işe yaramayacağını bildiğimiz bir şeyle başlıyoruz ki?” diye devam ediyor.
“Daha Özgür Oluruz”
Anasınıfından sekizinci sınıfa kadar öğrencisi olan Detroit Waldorf Okulu, 14 sedir ağacından oluşan bir çardak inşa ederek öğrencilere açık havada eğitim vermeyi planlayan bir okul. Haziran ayında ortaya atılan bu fikri kısa zamanda hayata geçirmeyi başaran okuldaki açık hava sınıflarının üç tarafı açık ve sınıfta bir ders tahtası bulunuyor. Bir veli girişimi olan okulda ebeveynler ve öğretmenler açık hava sınıflarının oluşturulmasında gönüllü olarak çalışıyor.
“Çocuklarım okula dönmeye hazır hissediyorlar. Pek çok ailenin de çocuklarını tekrar okula göndermeye hazır olduğunu biliyorum. Açık hava sınıfları çok daha güvenli hissetmemi sağlıyor. Çocuklar konuşsa da öksürse de hatta hapşırsa da açık hava bunun iç mekana göre çok daha kısa sürede dağılmasını sağlayacaktır.” diyor velilerden Gregory Franklin.
Okul tüm dersleri açık havada yapmayı planlamıyor ancak öğrenciler sabah ilk olarak açık hava sınıflarına giriş yapacaklar. Kötü hava şartları yüzünden ya da tuvalet kullanımı için içeri girmeleri gerektiğinde, aynı anda tüm öğrencilerin girmesi yerine kademeli girişler planlanıyor.
“Açık hava sınıfları sayesinde daha özgür olacağız ve daha fazla seçeceğimiz olacak.” diyor Franklin.
COVID-19 salgınına karşı Waldorf modelini uygulayan başka okullar da bu yaz açık hava sınıfları inşa etti. Bu fikrin sadece özel okullarla sınırlı kalmasını istemeyen Portland Mimarlar Derneği, Portland’daki 15 devlet okulu binasının her birine acil ve düşük maliyetli en az iki açık hava sınıfı inşa etmek için bir tasarım uzmanı gönderdi.
Vermont’taki White River Valley Ortaokulu ise öğrencilerin haftanın üç günü evde, diğer iki günü okulun dışına kurdukları tentelerde eğitim görmesini planlıyor.
Teksas’ta okul müdürlerinin sosyal mesafeyi mümkün kılmak için açık hava sınıflarını dikkate almaları teşvik ediliyor ve öğretmenler açık havada ders vermek konusunda eğitim alıyorlar.
Seattle’da okul yılına uzaktan eğitim ile başlama kararı alınmış olsa da öğretmenlerin haftanın dört günü, günde iki saat öğrencileri ile okul bahçelerinde ya da şehir parklarında ders yapmaları için bir teklif hazırlandı.
“Öğrenciler ve öğretmenler sabah online matematik ya da başka dersi yaptıktan sonra birlikte bir park ya da doğa yürüyüşü yapabilirler. Drama ya da beden dersini açık havada yapabilirler.” diyor okul Müdürü Liza Rankin.
Okullarına kış sınıfları için ısıtılabilen çadırlar, kar kıyafetleri, plastik sandalyeler alan başka okullar da var.
“İçinde bulunduğumuz dönemden faydalanmak istiyoruz. Bu yatırımlar COVID-19’dan sonra da değerli olacaktır. Çocuklarımız açık havadan daha fazla faydalanabilirler.” diyor Rankin.
(Yazıdan kısaltılarak derlenmiştir.)