Bir kavram olarak “Okumak” hepimizin zihninde çok önemli çağrışımlar yaratır. Bizler daha çok okumalıyız, gençler daha çok okumalı, çocuklar kesinlikle okumayı öğrenmeli. Öğretmenler olarak hepimiz hemfikiriz ki öğrenciler kitap okumalı. Peki, öğrenciler neden kitap okumalı? Biz neden kitap okumalıyız?
İçindekiler
Okumak Nedir?
Okumak, bizlere öğretildiği şekliyle bir beceridir. Bu, kısmen tanımının getirdiği bir özelliktir. Okumak, bir dizi kavramı temsil eder. En iyi, en ideal koşullarda, okuyucunun bilincinin okunan metin aracılığıyla yazarın bilinciyle birleştiği bir tür akış durumu meydana gelir. Ancak bu, en ideal durumdur ve her zaman bu şekilde gerçekleşmesi beklenemez.
Okuma eğitimi, kavramları parçalara ayırmayı gerektiren karmaşık bir süreçtir. Genellikle kod çözme ve anlama olarak iki ana bileşene ayrılır. Kod çözme, harfler ve seslerin bir kombinasyonu üzerine kuruludur. Anlama ise, okuyucunun sembolleri kendi bilgisiyle ilişkilendirerek anlamlandırdığı bir süreçtir.
Eğitimde, pedagojinin doğası gereği bazı kısıtlamalar ve sınırlamalar bulunmaktadır. Okuma becerisi, öğrencinin bir metni nasıl anladığını değil, nasıl okuduğunu ölçer. Eğitimin amacı sadece okuma becerisinin kazandırılması değil, aynı zamanda bu becerinin neden kullanılması gerektiğini de öğretmek olmalıdır.
Öğrenciler Neden Kitap Okumalı? Biz Neden Kitap Okumalıyız?
Öğrencilere okumanın teknik boyutlarını öğretirken, bu sürecin sadece gözlerle görülen harfleri, kelimeleri takip etmekten ibaret olmadığı vurgulanmalıdır. Okumanın ardında, bireyin düşünce dünyasını zenginleştiren, empati yeteneğini artıran ve yaşamın anlamını derinleştiren bir süreç yatar. Bu nedenle, okuma eğitimi sırasında, metinlerin üzerinden geçmekten daha fazlası gereklidir.
Öğrencilere, okuduklarıyla nasıl bir ilişki kuracakları, bu bilgileri günlük yaşamlarına nasıl entegre edecekleri konusunda rehberlik etmek, eğitimin temel taşlarından biri olmalıdır. Bu, onlara sadece bir metni nasıl okuyacaklarını değil, aynı zamanda neden okuduklarını, bu bilginin hayatlarındaki yerini ve önemini kavratır. Edebiyatın güzelliği, tarih kitaplarının verdiği dersler, bilimsel metinlerin sunduğu sınırsız bilgi evreni; tüm bu bilgiler, bireyin karakterini şekillendirir, dünyaya bakışını genişletir ve yaşamın anlamını daha iyi kavramasına yardımcı olur. Bu nedenle, okuma eğitimi sadece teknik bir becerinin ötesine geçmeli, öğrencinin ruhunu ve zihnini zenginleştiren bir keşif yolculuğuna dönüşmelidir.
Bir öneri olarak, okuma eğitiminde becerilere karşı alışkanlıklar, yetkinliklere karşı eğilimler ve yeteneklere karşı sevgiler dengesinin gözetilmesi önemlidir. Eğitim sistemine odaklanırken öğrencinin eğitimi hayatına entegre etme çabasını göz ardı etmemek gerekir. Eğitimdeki yaklaşımlar, öğrencinin benlik duygusunu göz önünde bulundurarak şekillendirilmelidir.
Franz Kafka, sadece bizi derinden etkileyen kitapların okunması gerektiği ifade etmiştir. Okumak, bireye içsel bir yolculuk sunar ve bu yolculuğun sonunda birey, kendisi hakkında daha fazla şey keşfeder.
Bu nedenle, öğrencilere okumanın sadece bir beceri olmadığı, aynı zamanda kişisel bir keşif süreci olduğu öğretilmelidir. Öğrenciler, bu kişisel keşif süreci ve kod çözmenin ötesindeki katkıları için kitap okumalıdır.
Kaynak: https://www.teachthought.com/literacy/why-students-should-read/