Dünyadaki Okullar Tartışıyor:
Araştırmalar, çocuklara sebat ve öz denetim gibi davranış özelliklerinin öğretilmesinin onların sağlığını, akademik başarılarını ve hayattaki mutluluklarını olumlu yönde etkilediğini gösteriyor.
Singapur’dan Çin ve İngiltere’ye kadar pek çok ülkede politikacılar ve eğitimciler karakter üzerine yapılan bilimsel araştırmalara giderek daha fazla para ve zaman harcıyorlar. Eğitimin çok ciddi takip edilen barometresi sayılan OECD Uluslararası Değerlendirme Programına, 2015 yılında ilk kez kapsamlı bir karakter testi dahil edildi. Konu, Japonya’daki G7 toplantısında da ele alınacak.
Artık karakterin önemli olup olmadığı tartışılmıyor; hangi özelliklerin –sebat, açık fikirlilik, iyimserlik- çok önemli olduğu ve bunların nasıl ölçüleceği tartışılıyor. Araştırmacılar karakter özelliklerini nasıl ölçecekleri konusuna da yoğunlaşıyorlar ki bu hayli rahatsız edici bir konu aslında. Çocuklara sebat derecelerini sorduğunuzda –zor bir işi tamamlamak için ne kadar uğraşırsınız gibi- cevaplar yalanla çarpıtılabilir ya da referans noktaları farklı olabilir (birisinin “çok çalışmak” dediği şeyi diğeri “tembellik” olarak görebilir). Ama eğitimciler ve politikacılar bunun hesaplamaya değer olduğunu söylüyor: İş dünyasının iyi test çözen çocuklara değil, problem çözen, başladığı işi tamamlayan düzgün elemanlara ihtiyacı var.
OECD, Eğitim ve Beceriler Bölümü Başkanı Andreas Schleicher, “Günümüz dünyasında karakter özellikleri gittikçe daha fazla değer kazanıyor” diyor. “Pek çok işveren işbirliği yapma becerilerinin işyerinde ne kadar önemli olduğunu söylüyor, biz de verilerimizde bunu görüyoruz. Ama sonra bakıyorsunuz ki öğrencilerin çoğu yine bireysel sıralarında oturup bireysel sınavlara giriyorlar. Bu hiç akla yatkın değil.”
Karakter Nedir?
Amerika’daki bir sözleşmeli okul ağı olan KIPP’in kurucularından Dave Levin, uzun süredir karakter konusunda çalışıyor. Ona göre akademik bilgi ve karakter, eğitimin “çift sarmalı”nı oluşturuyor.
“Okulda bu ikisinin bir araya gelmediği bir an yoktur ama bugün bunları ayrı ayrı görmek durumundayız.”
Levin şu örneği veriyor: “Çocuğunuz bir kitap okuyor. Zor bir bölüme geldi. Ne yapar? Kitabı kapatır mı? Okumayı bırakır mı? Kelimeleri ve anlatılanı anlayabilmek için “akademik” stratejilere mi başvurur?”
“Elbette dersler önemli, çocuğunuz kelimeleri çözemezse ilerleyemez. Ama çocuğunuzun aynı zamanda kendi duygularını düzenlemeye, sebata ve iyimserliğe de ihtiyacı var” diyor Levin.
Pennsylvania Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Angela Duckworth, öğretmenlik yaparken, en zeki çocukların en başarılı çocuklar olmadığını, akademik açıdan çok başarılı olmayan çocuklarınsa sonradan çok iyi olabildiklerini fark ederek bunun nedenini merak etmiş. Pennsylvana Üniversitesi’nde doktora yaparken, zor durumlarla başa çıkmaya çalışan yetişkinleri ve çocukları inceleyerek bazı sorulara cevap aramış. Hangi karakter özellikleri adayların iyi bir okula girmesini sağlıyor? Hangi çocuklar heceleme yarışmalarında en yüksek puanları alıyor? Başarısız çocukların hangileri okulu bitirebiliyor?
Bu soruların cevabı hiçbir zaman en yüksek IQ, en iyi sağlık durumu ya da en çok sosyal zekâya sahip çocuklar olmamış. Cevap her zaman sebat olmuş. “Uzun vadeli hedeflere ulaşmak için tutku ve yılmadan çalışma gerekiyor,” diyor Duckworth.
Karakter Önemlidir
Karakter eğitimi yeni bir konu değil. Ancak araştırmalar bu eğitimin önemini kanıtladıkça ülkeler ve okullar müfredatlarında bu eğitime de yer vermeye başlıyorlar.
2011 yılında yapılan bir araştırmada, 213 okulda öğrencilerin sadece akademik başarıları değil, kendi farkındalıkları, öz yönetimleri, ilişki kurma becerileri ve karar verme sorumlulukları analiz edildi.
Araştırma, 270.000 okul öncesi öğrencisini lise çağlarına kadar takip ediyordu. Kontrol gruplarıyla kıyaslandığında, bu becerilere sahip öğrencilerin akademik başarılarının diğerlerine göre yüzde 11 oranında fazla olduğu görüldü. Daha da önemlisi bu öğrencilerin başkalarıyla iyi geçindiği, okul hayatına katılım sağladığı ve daha iyi ilişkiler kurduğu ortaya çıktı.
Araştırmacılar bu becerilerin önemli olduğunu çünkü okulla bağ kuramayan öğrencilerin notlarının, davranışlarının hatta sağlıklarının bile kötüye gittiğini gösterdi. Sonuçta, araştırmacılar, öz denetim, iyimserlik ve gelişmeye açık bir zihin yapısı gibi kişilik özelliklerinin hayattaki başarıyı belirlediğini, insanın yaşadığı hayattan memnun olmasıyla üniversiteyi bitirmesine kadar pek çok şeyi etkilediğini ortaya koydular.
2015 yılında OECD’nin yayınladığı bir raporla dünyanın farklı yerlerindeki bilişsel ve bilişsel olmayan beceriler incelendi. Buna göre herkes, bu sosyal ve duygusal becerilerin önemi konusunda hemfikir olsa da, bu becerilerin geliştirilmesi konusunda genellikle yetersiz bir farkındalık bulunuyordu.
Sonuçta, bilişsel beceriler –okuma yazma, akademik bilgi testleri ve notlar- daha üst düzey eğitime devam etme ve iş bulma konusunda özellikle etkili olabiliyor. Sebat, kendine güven ve sosyalleşme gibi sosyal ve duygusal beceriler ise üniversitede kalmayı; daha sağlıklı, daha az zorba ve dolayısıyla daha mutlu olmayı getirebiliyor.
Asıl mesele, bu becerilerin nasıl öğretileceğinde.
Yöntem Önemlidir
Yıllarca dünyanın dört bir yanında çeşitli okullarda araştırma yapan Schleicher, pek çok ülkenin eğitim sistemlerinde karakter eğitimine önem verdiği ve bunun büyük bir fark yarattığı sonucuna varıyor.
“Doğu Asya ülkelerinde, karakter gelişimine okullarda daha fazla önem veriliyor. Onlara göre eğitimin değerlerle ilgisi var, eğitim sadece iş bulmak için gerekli bir şey değil” diyor Schleicher.
Singapur’da öğretmenler, “Öğrencilerime ne öğretirim?” yerine “Onlara hangi davranışları kazandırırım?” diyor. Japonya’da bir çocuk gözaltına alındığında polis ailesinden önce öğretmenini arıyor. Çin’de bir çocuk okula gelmezse öğretmenleri mutlaka onu arıyor, gerekirse çocuğun evine, hatta anne babasının işyerine gidiyor. Schleicher, Amerikalı öğretmenlerin bunu çok daha az yapabileceğini çünkü Asyalı meslektaşlarına göre çok daha fazla ders yükleri olduğunun da altını çiziyor.
“Bugün etrafınıza baktığınızda iş bulamayan üniversite mezunlarıyla, aradığı elemanı bulamamaktan yakınan işverenler arasında tam bir uyumsuzluk olduğunu görüyorsunuz. Bu uyumsuzluk, karakter boyutundan kaynaklanıyor” diye özetliyor Schleicher karakter eğitiminin önemini.
Ölçüm Problemleri
Karakter gelişiminin önemli olduğu daha da kabul görürken Amerika’daki okullar bunu nasıl ölçebileceklerine yoğunlaşmaya başlıyorlar. Ducworth ise bunu büyük bir hata olarak görüyor.
Yakında Kaliforniya’da çocuklar öz kontrol ve vicdan konularında, yıl boyu sürecek ölçümlere tabi tutulacaklar.
Ducworth ise buna güvenilirliği düşük olduğu için karşı çıkıyor. “Karakterin okullarda tartışılma ve ölçülme biçimlerinin geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz,” diyor. “Bunu, çocukları, öğretmenleri ya da okulları değerlendirmek için kullanmamalısınız.”
Karakter uzmanları bile hangi becerilerin önemli olduğu ya da bunların nasıl etkili bir şekilde ölçülebileceği konusunda uzlaşmış değiller. Pek çok karakter testinde öğrencilerden sınıfları için yeterince hazır olup olmadıklarını ya da çalışkan olup olmadıklarını puanlamaları isteniyor. Oysa bunlar son derece öznel konular.
Kaynak: http://qz.com/656900/schools-are-finally-teaching-what-kids-need-to-be-successful-in-life/