Okullarda, dâhiler ve fikirleri hakkında birçok şey öğreniriz ve bu fikirleri nasıl bulduklarını merak edip dururuz. Peki ama yaratıcı insanları bizden farklı kılan ve var olanı farklı görmelerini sağlayan nedir? Zihinsel işleyişleri, tutumları, çalışma alışkanlıkları, davranışları ve inançları nelerdir?
1. “Yaratıcı Değilim.” Demeyin!
Hepimiz yaratıcı ve spontan bir düşünür olarak hayata başlarız, bunun için sanatçı olmamıza gerek yok. Yaratıcı insanlar yaratıcı olduklarına inanırlar. Yaratıcı olmayan insanlar ise bu düşüncede olmadıklarından yaratıcılıklarını köreltirler. Yaratıcı olduğunu kabul eden insanlar, kendilerini ifade etmeye karşı ilgi ve istek duymaya başlarlar. Böylece doğal olan ve tarih boyunca kullanılmış olan yaratıcı düşünme davranışlarını ve tekniklerini sergilemeye başlarlar.
2. Yaratıcı Düşünme Çalışmanın Ürünüdür
Yeni ve farklı fikirler geliştirme sürecinde tutku ve kararlılık göstermelisiniz. Bir sonraki adım ise sabır ve azimdir. Bütün yaratıcı dâhiler, yoğun bir çalışma sonucunda çok sayıda fikir oluştururlar. Bunların birçoğu da kötüdür. Sanılanın aksine, büyük ve ünlü şairler, daha az tanınan şairlerden çok daha fazla sayıda kötü şiire imza atabiliyorlar. Thomas Edison aydınlatma sistemini en son haline getirene kadar 3000’den fazla fikir üretmiş ve deneme yapmıştı.
3. Zihninizi Harekete Geçirmelisiniz
Zihinde yeni fikirler üretme hareketinin başlaması, nöronlar arasındaki bağlantı sayısını artırır ve böylece beyni harekete geçirir. Fikir üretmek için zihninizi ne kadar aktive ederseniz, yaratıcılığınız o kadar artar. Her gün resim yapmayı deneyerek sanatçı olma yolunda adım atabilirsiniz. Belki bir Van Gogh olmazsınız ancak bunu hiç denememiş bir insana göre daha fazla sanatçı olduğunuz söylenebilir.
4. Beyniniz Bilgisayar Değil!
Beyniniz, fonksiyonu sadece bilgiyi işlemekten ibaret olan bir bilgisayardan farklı olarak sürekli devinim halinde olan dinamik bir yapıya sahiptir. Gerçek ya da imgesel deneyimlerden kaynaklanan yaratıcı enerji ile gelişir. Beyniniz size, gerçek bir deneyim ile tüm detaylarıyla canlı hayal edilen bir deneyim arasındaki farkı söyleyemez. Her ikisi de enerji verir ve beyni harekete geçirir. Bu ilke sayesinde, Walt Disney hayallerini gerçeğe dönüştürme imkanına kavuşmuştu. Albert Einstein ise uzay ve zaman hakkında devrim yaratan fikirlere ulaşmasını sağlayan düşünsel deneyler yapma olanağı bulmuştu.
5. Kesinlik Aramayın
Aristoteles’e göre bir şey ya “A” ya da “A değil” olarak tanımlanmalıdır. Ona göre gökyüzü ya mavidir ya da mavi değildir, asla ikisi birden olamaz. Bu tür bir dualistik düşünce tarzı sınırlayıcıdır. Sonuçta, gökyüzünde mavinin milyonlarca farklı tonunu görmemiz mümkün. Biz bir ışık demetinin sadece dalgadan ibaret olduğunu düşünüyorken, fizikçiler, gözlemcinin bakış açısına bağlı olarak ışığın hem bir dalga hem de bir parçacık olabileceğini keşfettiler. Hayattaki tek kesinlik, hiçbir şeyin kesin olmadığı gerçeğidir. Bu yüzden yeni fikirler üretmeye çalışırken, onları oluşum aşamasında değerlendirmeyin ve yargılamayın. Bir insanın kendi kendini sansürlemesi kadar yaratıcılığı hızla öldüren bir şey yoktur. Tüm fikirler olasılıklardır. Hangisinin daha iyi olduğuna karar vermeden önce üretebileceğiniz kadar fikir üretin. Unutmayın, dünya ne siyah ne de beyazdır. Dünya gridir.
6. Başarısızlık Diye Bir Şey Yoktur
Bir şey üzerinde çalışıyorsunuz ve sonunda elde ettiğiniz hiçbir şey yok. Buna başarısızlık diyemeyiz çünkü bir sonuç üreteceksiniz. Bu sonuçla (Bu aynı zamanda öğrendiğiniz şeydir.) ne yaptığınız önemlidir. Çabalarınızla işe yaramayan şeyler ürettiğinizde, kendinize aşağıdaki soruları sorun:
- Neyin işe yaramadığı hakkında ne öğrendim?
- Ulaştığım şey, açıklamak için yola çıkmadığım bir şeyleri açıklıyor olabilir mi?
- Keşfetmeyi planlamadığım bir şeyi bulmuş olabilir miyim?
“Asla” hata yapmayan insanlar yeni bir şeyler üretmeyi denemezler. Mucit Thomas Edison 10 bin hatalı ve başarısız denemeden sonra ampulü bulmuştu. Bir asistanı neden hala denediğini ve vazgeçmediğini sorduğunda, Edison, asistanın “başarısızlık” ile kastettiği şeyi kabul etmeyi reddetmiş ve, “İşe yaramayan 10 bin şey keşfettim.” demişti.
7. Baktığımız Şeyleri Oldukları Gibi Değil, Baktığımız Gibi Görürüz
Edindiğimiz tüm tecrübeler aslında nötrdür ve özünde bir anlama sahip değildir. Onlara anlam katan bizim yorumlarımızdır. Rahipler her yerde tanrının kanıtını, ateistler ise her yerde tanrının olmadığı kanıtını görürler. Yıllar önce bilgisayar üreticisi IBM’in pazar araştırması uzmanları, dünyada kişisel bilgisayara ihtiyaç duyan insan sayısının 6′dan fazla olamayağı tahmininde bulunmuştu. IBM, kişisel bilgisayarlar için pazar potansiyeli görmese de okulu yarıda bırakmış iki isim Bill Gates ve Steve Jobs, IBM’in araştırmasına bakarak büyük bir fırsat görmüştü.
Deneyimlerinizi nasıl yorumlamayı seçerseniz, yaşadığınız gerçekliği öyle inşa edersiniz.
Öğrencilerinizin daha yaratıcı olmalarını istiyorsanız, onlara bu kez farklı gözlerle bakmayı deneyin.
Çeviren: Özlem Öztürk
Kaynak: https://www.edutopia.org/blog/7-tenets-of-creative-thinking-michael-michalko