Sınıf, çocukların benlik duygusu geliştirebildiği, iletişim kurabildiği ve başkalarıyla bir arada büyüyebildiği birkaç yerden biridir. Bunun kolay bir iş olmadığını her eğitimci onaylayacaktır. Bireysel öğrenmelerle grup dinamiklerini dengelemeye çalışan bir öğretmen için çatışma ve büyüme sancıları yaşayan çocuklar zorlayıcı olabilir. Eğitim alanındaki işimde her hafta çok sayıda öğrenci ve öğretmenle bir araya gelip sanat yoluyla öğrenme üzerine çalışıyorum. Bu sayede öğretmenler ve öğrenciler arasındaki pek çok sınıf dinamiğini inceleme şansım oluyor.
Neden ağlarız?
Geçenlerde ilkokul seviyesinde bir sınıfla çalışırken çocuklardan birisi bir arkadaşıyla arasında anlaşmazlık çıkınca ağlamaya başladı. Öğretmeninin bütün sınıfın önünde ondan ağlamayı kesmesini istediğini duydum. Bütün sınıf dönüp çocuğa bakarken öğretmen kendinden emin bir ifadeyle, “Artık bebek değilsin.” dedi. Küçük oğlan gözyaşlarını tutmak için çabaladı çünkü artık bu gözyaşlarının kabul edilebileceği güvenli bir alan kalmadığı gibi neden ağladığı ya da gözyaşlarının önemi de sorgulanmıyordu. Bu olay bana daha önce buna benzer ifadeleri duyduğum başka olayları hatırlattı. Sanki belli bir yaştan sonra çocukların gözyaşlarına ve ağlamalarına sebep olan şeyi kontrol altına alabilmeleri gerekiyordu ya da gözyaşları sadece bebeklere has belirtilerdi. Gözyaşlarının hayatımız boyunca duygusal ve zihinsel iyiliğimiz için nasıl bir işleve sahip olduğu düşünüldüğünde bunlar zarar verici beklentiler haline dönüşüyor.
Yapılan araştırmalarda gözyaşlarının çeşitli biyolojik ve psikolojik temelleri olduğu ortaya kondu. Birkaçı aşağıda sıralanıyor:
- Gözyaşları bağlılık tarzını yansıtabilir. Örneğin; duygularını daha rahat ifade eden bireyler, daha sıradan ve sağlıklı olarak değerlendirilen şekilde ağlamaya yatkınken, bağlanmakta güven sorunu yaşayanlar uygun olmayan şekilde ağlayabiliyorlar.
- Gözyaşları önemli bir iletişim aracı yerine geçerek insanın desteğe ihtiyaç duyduğunu göstermesini sağlıyor.
- Gözyaşları bir dış salgı sürecidir ve zararlı olma potansiyeli bulunan stres kaynaklı kimyasalların vücuttan uzaklaştırılmasını sağlayarak stresi azaltabilir.
Gözyaşları gerekliyse sınıfın önünde ağlamak neden zor olsun? Gözyaşları hep kötü bir şey olarak görülüyor ve bu da daha büyük bir sistemik mesele anlamına geliyor. Buradan hareketle ağlamanın, duygularına sağlıklı tepkiler veremeyen bir toplumda bir zayıflık belirtisi ve kırılganlık göstergesi olarak küçümsendiğini belirtebilirim. Gözyaşları aynı zamanda başkalarının üzüntü, yılgınlık gibi temel duygularını da ortaya çıkarabilir ve her öğretmen, bilinçli olarak ya da olmayarak, birisinin ağlamasının diğerlerini de duygusal bir karmaşaya sürükleyeceğinden korkabilir, özellikle de kendisinin. Bir şeyler öğretmek, pek çok hareketli parçası bulunan hassas bir sistemdir ve ağlayan bir çocuk da çöken bir sistem anlamına gelebilir.
Gözyaşlarını Bastırmaya Çalışmaktan Vazgeçmenin 4 Yolu
Birisini susturmaya çalışmadan ağlamasına izin vermek, o insanın duygusal tepkilerini ifade etmesini destekler. Böylece o duygu doğal çevriminde hareket edebilir. Bu tavır, her tür duyguyu önemsediği için hem o kişi hem sınıf dinamikleri ve genel olarak tüm toplum açısından değerlidir. Böyle davranmak, aynı zamanda insanların duygusal bir deneyimi tamamlayabilmek için güvenli bir alanı hak eden, çok fazla duygu hissedebilen duygusal varlıklar olduğunu şefkatle göstermek demektir. Bu konuda dört önerim var:
1. Yer açın.
Çocukların hissettikleri duyguya verdikleri tepkiyi yaşamak ve sonrasını özümseyebilmek için zamana ve alana ihtiyaçları vardır. Bu süreçte onları sıkıştırmayın, geçirecekleri zaman konusunda açık olun.
2. Kabullenmek talep etmekten iyidir.
Öğrencilerden ağlamayı kesmelerini istemek onların bilgi edinmeyle ilgili doğal süreçlerine aykırıdır. Bunun yerine siz çaba harcayarak bu temel duyguları öğrencilerin öğrenmelerinin bir temeli olarak kabul edin.
3. Şefkatli ve açık olun.
Ağlayan bir çocuk neden ağladığını bazen paylaşmak isteyebilir, bazen de bunu tamamen yapamayabilir çünkü bir deneyimden kaynaklanan bir duygu ağlamaya dönüşürken dakikalar sonra başka bir duyguyla karışır. Onları şefkatli ama dikkatli bir şekilde dinlemek, yaşadıkları şeylerin ve gözyaşlarının çok karmaşık olabileceğini dikkate almayı gerektirir.
4. Fikir alışverişleri ve beyin fırtınaları yoluyla duygusal açıdan güvenli bir sınıf ortamı yaratın.
Öğretmenler sınıf düzeyine bağlı olarak öğrencilerinin farklı zorluklar karşısında ortaya çıkabilecek duyguları tanımlamasını ve bunları kabullendiklerini ifade etmelerini isteyebilir. Eğer her şey istendiği gibiyse bu duygular anlayış ve empati olarak ortaya çıkabilir.
Kaynak: https://www.edutopia.org/blog/tears-support-social-emotional-development-diana-rivera