Yıllar önce öğretmenler sendikası NASUWT, tükenmişlik sendromu dolayısıyla işi bırakan öğretmenlerin sayısının giderek artması nedeniyle öğretmenlerin yaşadığı stres üzerine ülke çapında bir çalışma yapmamı istemişti. O dönemde de, tıpkı şimdi olduğu gibi, okullar politikacıların “oyuncağı” gibiydi. Her yeni gelen hükümet çok büyük ve “yıkıcı” değişimler getiriyor ve bunu bazen sadece yapmış olmak için yapıyordu.
Bugün hala politik felsefelerini eğitime empoze etmeye çalışan ve okulların yapısına ve müfredatına müdahale eden hükümetlerimiz var. Eğitimin öncelikle devlet tarafından finanse edildiği parlamenter bir demokraside, bu durum asla sona ermeyecek gibi duruyor. Eğitimde en ideal yapıya ulaşılsa bile. O zaman okullar, yerel ve merkezi yönetimlerin, ebeveynlerin ve toplumun aşırı baskısı altındayken nasıl etkin bir performans gösterebilirler? Yüksek performans gösteren iyi çalışma ortamları nasıl yaratılır?
Okul liderleri, daha az kaynak (hem finansal hem de çalışan anlamında), daha çok öğrenci ve bunun yanında giderek artan ebeveyn beklentileri gibi sorunlarla yüzleşmek zorunda kalan okullara çözüm üretmenin önemli bir parçasıdır. İşte bu yüzden, okul çalışanlarını olumlu geribildirimlerle yöneten, bazı sorunların üstesinden gelemediklerinde ya da desteğe ihtiyacı olduklarında, bunu fark edebilecek sosyal ve insani becerilere sahip tutkulu ve motivasyonu yüksek yöneticilere ihtiyacımız var.
“Emir ve kontrol” ya da zorbalıkla yöneten liderler, öğretmenlerin sağlığına, moraline ve elbette performanslarına zarar veriyor. Manchester Üniversitesi’nden bir meslektaşımla birlikte yaptığımız işyerinde zorbalık konulu ulusal bir araştırmada, sağlık çalışanlarının ve öğretmenlerin, zorbalık eden yönetim tarzının en yaygın olduğu meslekler arasında olduğunu bulduk. Zorbalığa uğrayan çalışanlar arasında – ve hatta zorbalık olmasa da korku kültürünün hakim olduğu (ki bu da bir zorbalık türüdür) mesleklerde, hastalık nedeniyle daha sık işe gitmemeye, daha kötü akıl sağlığına ve daha düşük performansa çok fazla rastlanıyordu.
Bir okul düzeyinde; yaşadıkları sorunlar karşısında devleti ya da yollarına çıkan diğer engelleri suçlayıp durmaktansa olumlu bir tutum içine giren liderler oldukça önemli. Okul liderlerinin ve sendikaların politik kararları etkilemek için yapabilecekleri bazı şeyler var. Çocuklarımızı eğitmek için doğru ortamı yaratmayı sağlamak için bunları yapmaya devam etmeliler elbette. Ancak yine de okullardaki acil sorunlar acil pozitif çözümler gerektirir.
“Yapabilirsin” kültürünü oluşturan ve öğretmenlerin, öğrencilerin ve ebeveynlerin zorluklar karşısında bile bu şekilde davranabilmesini sağlayan liderlere ihtiyacımız var. Zorlu durumlarda liderlik, zor zamanlarda bütün paydaşların birlikte çalışmasını sağlamak ve problemlere (insani, finansal ya da eğitimle ilgili) çözümler bulma konusunda ellerinden geleni yapmaları konusunda onları motive etmektir. Taocu filozof Lao Tzu şöyle der: “İnsanların varlığını neredeyse hiç hissetmediği bir lider en iyi liderdir. İş bitirildiğinde, hedefe ulaşıldığında, insanlar ‘biz kendimiz başardık’ diyeceklerdir.”
Bu yaklaşım aynı zamanda okul liderlerinin değişimi iyi yönetmesini ve öğretmenleri, ebeveynleri ve hatta öğrencileri bile sürece katmasını sağlayacaktır. Bu, kültürleri dönüştürmenin ya da hükümetler tarafından dayatılan değişimlerle baş etmenin temelini oluşturur.
Çalışanları gereksizce zorlamadan yüksek performans gösteren iyi bir okul yaratmak, tamamen bir denge meselesidir. Liderler için en doğru yol, değişimle ilgili seçenekler üzerine yapılan ilk görüşmelerden başlayıp karar vermeye kadar tüm aşamalara çalışanları da katmaktır. Eğer öğretmenler kararlara dahil edilmezlerse, değişimleri tam olarak uygulamayacak, ilgilerini kaybedecek ya da fikirlerine ve geribildirimlerine değer verilen başka işler bulacaklardır.
Okul yöneticileri için birkaç öneri:
- Önemli okul meselelerine bütün çalışanlarınızı dahil edin ve fikirlerini dinleyin.
- İnsanları, hatalarını bularak değil, çabalarını överek yönetin.
- “Yapamam ya da yapmam çok zor” kültürü yerine “yapabilirim” kültürü yaratın.
- Sorumluluğu yayın ve herkese devredin.
- Başarıyı kutlayın ve zor zamanlarda insanları destekleyin.
- Yapabiliyorsanız eğlenceli yapın.