Öğretmen

Bu okuryazarlık yöntemlerini bir arada öğretmek, öğrencilerin, aktif katılımını sağlayarak hem kelime bilgisi hem de okuduğunu anlama becerilerini geliştirebilir.

Bir sınıfın öğrenme ortamını oluşturmak için birçok faktör bir araya gelir. Bu ortam olumlu ya da olumsuz, verimli ya da verimsiz olabilir. Öğrenme ortamının niteliği, oluşturulduğu koşullara ve karşılaşılan zorluklara karşı nasıl bir strateji belirlendiğine bağlı olarak değişebilir. Tüm öğrenciler için olumlu bir öğrenme ortamı sağlamak için bu faktörlerin her birini dikkate almak önemlidir.

Başarılı öğretmenler öğrencilerinin dikkatini sürekli canlı tutabilir. Öğrenciler, sadece bu öğretmenlerin sınıflarında bulunmaktan keyif almaz, aynı zamanda bir sonraki günün dersini sabırsızlıkla beklerler çünkü neler olacağını bilmek isterler. Etkileyici bir ders planlamak için bol miktarda yaratıcılık, zaman ve özveri gereklidir ve bu detaylı bir planlama ve düşünce sürecinin ürünüdür. Her ders benzersiz olsa da, hepsinin kendisini olağanüstü kılan benzer bileşenleri vardır. Bütün öğretmenler, öğrencilerinin dikkatini çekecek ve onların tekrar tekrar derslerine katılmaya teşvik edecek program hazırlama kapasitesine sahiptir. Harika bir ders, tüm öğrencilerin ilgisini çeker, onların öğrenme hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olur ve en ilgisiz öğrenciyi bile harekete geçirir.

Çocukluğumuzda, anaokulunun sadece oyun zamanı ve ayakkabı bağlama dersleriyle dolu olduğunu hatırlıyor musunuz? Ancak şimdi, sürekli olarak ortak eğitim standartlarından ve eğitimcilerin öğrencilere “üniversiteye hazırlık” baskısından bahsediliyor. Peki, öğrenmeyi tekrar nasıl keyifli bir süreç haline getirebiliriz? İşte öğrencileri sınıfa çekmek için kullanabileceğiniz on yöntem.

Ortaokul öğretmeni olmayı hiç planlamamıştım. Diplomamı aldığımda lisede İngilizce öğretmenliği yapmayı planlıyordum, ama bulduğum tek açık pozisyon bir ortaokuldaydı. Ben de işi kabul ettim. Mümkün olduğu kadar çabuk…

Bundan yıllar önce ortaokulda ders vermeye yeni başlamış genç bir öğretmenken, bazen çocuklara sonrasında çok pişmanlık duyduğum şeyler söylerdim. Bugün artık öğretmenler yetiştiriyorum. Son birkaç yıldır, öğretmenlerin öğrencilerine…

  Her hafta okuldaki tüm zümrelerle bir sonraki haftanın öğrenme tasarımları üzerine düşündüğümüz toplantılar yapıyorum. Bu aynı zamanda 1. sınıftan 8. sınıfa kadar bir dersin kazanımları üzerinde büyük…

“Neden öğretmen olmak istedim?” Hepimiz tükenmişlik hissiyle yüzleşiriz, bazen günlük olarak, ya da bazen benim durumumda olduğu gibi dördüncü dönemden sonra. Çoğu zaman kendimizi toparlayıp üzerimizdeki tozu kiri silkeleyip, öğrencileri eğitmede başarılı olmak için yeni stratejiler denemek üzere kendimizi sıfırlarız. İtiraf etmeliyim ki , her seferinde içimde tekrar deneme isteğinin uyanması gittikçe daha da zorlaşıyor. Öğrencilerin birkaç yıl öncesinden daha zor olduklarını düşünmeden duramıyorum. Ayrıca üzerimizdeki sorumluluklar gittikçe daha da bunaltıcı olmaya başladı. Ve tabii ki öğretmen maaşları yetersiz. Hal böyleyken şunu sormadan duramıyoruz: “Buna değer mi?”

  Hızlı kalp atışları. Terli avuç içleri. Belirsiz düşünceler. Birçok öğrenci için sınavı geçmenin önündeki engel bilgi değil, hissettikleri sınav kaygısıdır. Stres ve kaygı, öğrencilerin sınavlara konsantre olma…

Bugünlerde pek çok öğretmen ya da yönetici kendi isteğiyle ya da zorunluluktan kariyerine farklı kurumlarda devam etme kararı almış durumda. Bu kararı almanın en zor taraflarından biri de…