Yeni bir araştırma, günümüz 4 yaş çocuklarının “endişe verici” bir oranda okula başlamaya fiziksel olarak hazır olmadığını ortaya çıkardı. Araştırmaya göre çocukların hareket beceri düzeyleri tüm zamanların en düşük seviyesinde.
Okul çağı çocuklarını gözlemleyen erken çocukluk dönemi uzmanları, çocukların sınıfta öğrenme becerilerini etkileyen denge ve koordinasyon becerilerine yönelik yaşadığı problemlerin düşünüldüğünden daha fazla olduğunu söylüyor. Loughborough Üniversitesi araştırmacıları, bunun kısmen eski yıllarla kıyaslandığında modern çocukların çok daha az hareketli olmalarından kaynaklandığını söylüyor. Elektronik oyuncakların ve ekranların hayatımıza girmesiyle oyun ve gelişimle ilişkilendirilen “tipik” çocuk hareketlerinde ciddi bir azalma olduğunu ekliyor araştırmacılar.
Okulun ilk yılının başında çocukların fiziksel gelişimlerini değerlendirmek için yapılan testlerde, çocukların üçte birinde görülen motor beceri ve refleks eksikliğinin “endişe verici” düzeyde olduğu ortaya çıktı. Çocukların neredeyse yüzde 90’ında, yaşlarına göre belli derecelerde hareket zorluğu yaşadığı gözlendi.
Testler aynı zamanda çocukların yüzde 30’unun disleksi, dispraksi ve DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) ile ilişkilendirilen tipik semptomlar yaşadığını öne sürüyor. Uzmanlara göre bunlar olması gerektiği düzeyde fiziksel aktivite ile düzelebilir sorunlar.
Araştırmayı yöneten Dr. Rebecca Duncombe, ortaya çıkan fiziksel beceri eksikliğinin, çocukların hayatlarının başında olmaları gerektiği kadar aktif olmadıklarını gösterdiğini söylüyor.
“Bir çocuğun fiziksel gelişim düzeyi; hareketsiz oturmak, kalem tutmak, ayakkabı giymek ve özellikle okumak gibi basit işleri yapabilme becerilerini etkiler. Bu becerilerin tümü okul için çok önemlidir.”
“Araştırmamız, çocukların sadece okula hiç olmadığı kadar fiziksel olarak hazır olmadan başladığını değil, aynı zamanda öğretmenlerin de bu değişimi ve sınıftaki etkisini fark ettiğini gösteriyor.”
Loughborough Spor, Egzersiz ve Sağlık Bilimi Okulu uzmanları, iki farklı okulda 45 okul öncesi çağındaki çocuğu test ederek hareket beceri düzeylerinin öğrenmeleri üzerindeki etkisini belirlemeye çalıştı.
Buna ek olarak 25 okul öncesi öğretmeni ile yapılan bir başka araştırmada ise öğretmenlerin yüzde 85’i son üç ila altı yıl içinde fiziksel beceride ani bir düşüş yaşandığını belirlediklerini söyledi.
“Küçük çocukların iPad’lere erişimi var ve artık çok daha fazla araba koltuklarında ve sandalyelerde oturuyorlar.” diyor Dr. Duncombe. “Ancak bu sorunu rekabetçi ebeveynliğe de atfetmek mümkün. Çocuklarının mümkün olan en erken sürede yürümelerini isteyen ebeveynler, bir çocuğun gücünü ve dengesini bulmasını sağlayan temel hareket becerilerini es geçme riskine sebep oluyorlar. ”
“Fiziksel gelişim, yuva ve okullardaki erken çocukluk dönemi müfredatının bir parçasıdır. Ancak maalesef bunu içeren aktivite türlerine yönelik farkındalık ve anlayış eksikliği var gibi görünüyor.” diye ekliyor Dr. Duncombe.
Araştırmacılar; hareket etme, motor becerilerini iyileştirme ve temel refleksleri geliştirme fırsatları veren bir günlük program takip edildiğinde çocukların büyük bir çoğunluğunun belirgin bir fiziksel ve akademik gelişme yaşadığını ortaya çıkardı.
“Öğrenme Hareketi” adı verilen bu programının yöneticilerinden Prof. Pat Preedy şöyle diyor: Bugün çocuklar daha az hareket ediyor, daha az gelişiyor ve daha az öğreniyorlar. Çocukların fiziksel, entelektüel ve duygusal olarak doğru bir şekilde gelişmeleri için hem şimdi hem de gelecekte ihtiyaçları olan harekete sahip olmalarını sağlamak adına etkili ve güçlü bir şeyler yapmalıyız.
“Araştırma, erken çocukluk dönemi hareketleri ile çocukların gelişimi ve öğrenmesi arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyor. Öğrenme Hareketi programı; çocukların çok daha erken yaşlarda yapma fırsatı bulmaları gereken, öğrenmeye gerçekten hazır olmalarını sağlayan ve okula başladıklarında çoktan ilerleme göstermiş olmaları gereken bu hareketleri yapmalarını sağlıyor.”
“Bu, giderek büyüyen bir problem için uygun maliyetli bir çözüm. Ve bu araştırma, bunun çok sayıda çocuğun hayatını değiştirebileceğini gösteriyor. Özellikle de dispraksi ve disleksi gibi özel ihtiyaçları olan çocuklarınkini.”