Hindistan’ın kuzeyindeki Lucknow şehrinde, sabah saat 7:15’te çocuklar akın akın City Montessori School‘un (CMS) Kanpur Road kampüsü kapısından içeri giriyorlar. Bir düzine kadar yardımcı, okul çantalarını çekçeklerinden çıkarıyor ve öğrenciler hareket etmeye devam edebilsin diye trafiği yönetiyorlar. Bu sırada bir chowkidar (Kapı bekçisi) sık sık tembel bir öğrencinin daha hızlı olması için adını sesleniyor: “Hadi, Beta, hadi.” Yaklaşık bir saat sonra öğrenciler hala gelmeye devam ediyor.
7,500 tane 5 ile 17 yaş arası öğrenciyi tek bir okul binasının içine sokmak hiç de kolay değil. Ancak bu iş, Guinness Dünya Rekorları Kitabı‘na göre dünyanın en büyük okulu olan City Montessori Okulu “bulmacasının” sadece küçük bir parçası. Okul, toplamda 52,000 anasınıfı, ilkokul ve ortaokul öğrencisine tüm şehre yayılan 20 kampüsten hizmet veriyor.
“Daha iyi bir eğitim için buraya gelmek istedim.” diyor Kanpur Road kampüsünde eğitime bu yıl başlayan 11 yaşındaki Mahsum Singh. “Burada çok sayıda öğrencinin olmasının bize yardımı oluyor. Herkesten yardım alabilirsiniz.”
Okulun 1,050 sınıfının neredeyse tamamı tıka basa dolu. Her sınıfta 45’ten fazla öğrenci bulunuyor. Ancak ebeveynler “Hayır” cevabını asla kabul etmiyorlar. Okul başkanı Geeta Kingdon’ın dediğine göre aileler, okula bir sandalye daha sıkıştırmak için iş ya da politika dünyasındaki bağlantılarını devreye sokuyorlar. “Bazen onları okula davet ediyorum. Onları sınıfa götürüyorum ve ‘Çocuğunuz için hiç yer görüyor musunuz?’ diye soruyorum.” diyor aynı zamanda okulun kurucularından birinin kızı olan Kingdon.
1959 yılında çocuk psikoloğu Jagdish Gandhi ve eşi Bharti tarafından kurulan CMS, gösterdiği başarı performansıyla çok popüler bir okul. Okulun yüzde 40’ı gibi çok yüksek bir yüzdesi, ulusal testlerde yüzde 90 ya da daha fazla puan alarak, okulu ülkenin en önde gelen okullarından biri seviyesine ulaştırıyor. Sınıf başarı ortalaması ise yüzde 80’in üzerinde.
CMS ilk açıldığında tek bir evden gelen beş öğrenciden oluşan küçücük bir okul iken bugün, bu mütevazı başlangıcının çok ama çok ötesine geçmiş durumda.
CMS, büyük kampüslerin ve kalabalık sınıfların akademik başarı ve akademik mükemmellik için bir engel olmadığını bütün dünyaya göstermeyi başarmış bir okul. Dev boyutlarına rağmen CMS, geniş kitlelere yönelik bir okul değil. Lucknow’daki diğer elit okullardan yüzde 25 kadar daha ucuz olsa da yıllık eğitim ücretleri £300 ile £700 arasında değişiyor. (Hindistan’da kişi başına düşen ortalama gelir £1,080.)
Kimya öğretmeni olan ve okul sonrası pekiştirme dersi veren Ajay Madan, CMS’in müfredat konusunda inovatif olması için (Mesela dersi sunmak için multimedyayı kullanmak gibi) kendisini zorlamasının ilham verici bir şey olduğunu düşünüyor. Böylece verdiği emeklerle kazandığı maaşı hak ettiğini hissedebiliyor. Öğretmenler, devlet okullarındaki öğretmenlerden daha fazla kazanıyorlar. Ayrıca sınıfın büyüklüğü 45 öğrenciye ulaştıktan sonra artan iş gücünün karşılığı olarak öğrenci başına aylık maaşlarının yüzde birini de kazanıyorlar.
Müdürler ise devlet okulundaki meslektaşlarının kazandığının iki katını kazanıyor. Yönetimin devasa yüküyle baş etmek için Kanpur Road gibi geniş bir kampüste, her bölüm için bir müdür yardımcısı bulunuyor. Ayrıca okul yöneticilerine destek olmak adına, her 35 düzenli eğitim personeli için sınıf koordinatörü adı verilen iki süpervizör öğretmen bulunuyor. Bir başka kampüsün müdür yardımcısı olan Manjit Batra şöyle anlatıyor: “Onlar hem öğretmenlik yapıyorlar hem de öğretmenleri değerlendiriyorlar. Hiçbir çocuğun geri kalmadığından emin oluyorlar.”
Büyük sınıf boyutlarıyla baş etmek için öğretmenlerin ya asistanları ya da “defter denetçileri” var. Onların da hepsi eğitim fakültesi mezunu ancak nitelikleri çok yüksek değil. Not vermeye yardım ediyorlar ama aynı zamanda öğrencileri takip etme ve ders saatinde soruları cevaplama konularında asistanlık ediyorlar.
Her ne kadar muhasebe, ulaşım ve müfredat oluşturma gibi sistemler, verimlilik açısından merkezde toplansa da kampüs müdürleri ve öğretmenler motive bir şekilde inovasyon yapma özgürlüğüne sahipler. Okul, öğrencileri merkezi sınavlarda iyi performans gösteren öğretmenlere, £100,000’luk bir bütçeyi paylaştırarak dağıtıyor. Her zamanki veli toplantılarının yanı sıra her öğretmen, her ay beş öğrencisinin evini ziyaret ediyor. Bu ziyaretler öğretmenlerin basit gözlemler yapmalarını sağlıyor. Ailelere, örneğin, çalışma masasının televizyonla aynı odada olmaması gerektiği gibi önerilerde bulunuyorlar. Her şeyden öte, çocuklara değer verdiklerini gösteriyorlar.
“Her çocuğun bu dev kalabalık içinde kaybolup gitme riski var.” diyor Kingdon.
CMS Okulu’nun yüksek ücretleri, velilerin çocuklarının eğitimine önem veren ilgili ebeveynler olduklarını gösteriyor. Okulun tüm programları gelirlerden karşılansa da, yurt dışı seyahatleri gibi bazı masraflar velilerin cebinden çıkıyor. Devlet okullarından farklı olarak öğretmenlerden ve yöneticilerden az parayla çok şey yapmaları beklenmiyor.
CMS’in başarı kültürünün ardındaki manevi değerleri model almak da pek kolay değil.
Okulun açılışı ya da kapanışı gibi seremonilerde bir festival havası hakim oluyor. Tüm bu etkinlikler, öğrencilerin Hindu, Müslüman, Budist ve benzeri dinden insanlar gibi giyinip hoşgörünün erdemlerini övmek için yaptıkları “birlik duası” adı verilen bir müzik ve dans gösterisi ile açılıyor.
“Tebrik mektupları yazmak için bile tek bir departmanımız var.” diyor okulun 79 yaşındaki bir guruya benzeyen kurucusu ve yöneticisi Gandhi.
Büyüklüğüne rağmen öğrencilerin okula bağlılık hissetmelerini sağlayan şey aslında Gandhi’nin azmi ve babacan kişilik karizması. Hayat felsefesi, sağlıklı dozda dini içeriyor ve mezhebine bakmaksızın tüm büyük peygamberlerin eşitliğini kabul eden türde bir inancı. İlgi çekici gülümsemesiyle zayıf ve enerjik bir insan olan Gandhi, kendisine yarım beden büyük gibi duran batı tarzı bir takım elbise giyiyor.
Kanpur Road kampüsünde, neredeyse görünen her düz yüzeyde elle yazılmış etkileyici bir söz var: “Güçlü sebepler güçlü eylemler doğurur!”, “Problemin parçası olma, değişimin parçası ol!”, “Çocuklar sizin için dünyayı yeniden icat eder!”… Ve Gandhi’nin bunları sesli olarak okumasını durdurmak hiç de kolay değil. “Her yerde çok iyi alıntılar bulabilirsiniz.” diyor Gandhi. Haklı da!
Okulun ahlaki eğitime gösterdiği sürekli ilgi öğrencilerine karşı tutumlarına da yansıyor. Öğrencilerin üçte biri aileleri yoksul olduğu için okul ücretlerinde yüzde 40 indirim alıyor.
Zaman zaman hükümetle çatışmalar yaşasalar da Gandhi, okulu yoluyla “dünyayı değiştirme” arzusuna her daim sıkı sıkıya bağlı kalmayı başarıyor. Gandhi misyonunun, akademik başarının çok daha ötesinde olduğunu söylüyor.
“Akademik eğitim elbette önemli. Ama aynı zamanda öğrencilerin birer insan olduğu ve her birinin içinde bir ruh olduğu gerçeğini gözden kaybetmemiz gerekiyor.”
Bu yazı BÜMED MEÇ OKULLARI tarafından desteklenmektedir.
Fotoğraf: https://www.youtube.com/watch?app=desktop&v=qcmINpEN5FY