Sebat ya da bir şeye sıkıca tutunma becerisi; akademik hayattan spora, müziğe ya da yarınki toplantının sunumunu hazırlamaya kadar hayatın her alanındaki başarı için kritik öneme sahiptir.
Fakat teknolojinin cazibesi ve istenen her an her türlü eğlenceye ulaşabilme fırsatı sayesinde hayat, özellikle çocuklar için, giderek daha fazla dikkat dağıtıcı bir hal aldı.
Peki bir çocuğun metanetli olmasını ne sağlar? Altı araştırmacı, önceki çalışmalara dayanarak, iPad’in karşı konulamaz çekiciliği karşısında çocukların, bir çalışmayı yapmaya devam etmelerini sağlayan şeyin ne olduğunu görmek için bir deney tasarladılar.
Hamilton Collage’dan Rachel E. White ve Minnesota Üniversitesi’nden Emily Prager ve Catherine Schaefer, 4 ila 6 yaş çocuklarını, onlara sıkıcı bir bilgisayar çalışması vererek ve bunu 10 dakikada yapmalarını isteyerek bir deneye tabi tuttu. Ayrıca çocuklara bir seçenek de önerdiler: Çocuklar sıkılırlarsa test odasının yakınında bulunan iPad ile oyun oynayabileceklerdi.
Çocuklar bu baştan çıkarıcı duruma gerçekten direnebilecekler miydi?
180 çocuktan her biri şu üç koşuldan birine tabi tutuldu: İlk grup, istenilen çalışmayı yaparken, kendi duygu ve düşünceleri üzerine düşünmeleri ve kendilerine, “Çok çalışıyor muyum” diye sormaları istenilen bir kontrol grubuydu. İkinci gruptan kendilerini üçüncü tekil şahıs olarak düşünmeleri, mesela (Eğer çocuğun ismi Hannah ise), “Hannah çok çalışıyor mu?” diye sormaları istendi. Üçüncü grupta ise çocuklardan kendilerini, çok çalışma konusunda gerçekten iyi olan bambaşka birisi olarak hayal etmeleri istendi. Bu çocuklar çok iyi bilinen bazı süper kahraman tiplemelerinden birini seçtiler: Batman, Bob Usta (Bob the Builder), Rapunzel, ve Kaşif Dora (Dora the Explorer). Çocuklara seçtikleri kahramanın kostümleri giydirildi ve “Batman çok çalışıyor mu?” diye sormaları istendi.
Çocuklar 10 dakika boyunca istenilen “görev” ile iPad arasında gidip gelebileceklerdi. Onlara dakikada bir hoparlörden kendi gruplarının sorusu hatırlatıldı (Dora çok çalışıyor mu?). Bütün çocuklara, “Bu çok önemli bir etkinlik, bunun üzerinde çalışabildiğiniz kadar uzun süre çalışmanızın bize çok faydası olacak.” dendi. Sebat “görev” için harcadıkları süreyle ölçüldü.
Çocuğu ve iPad’i olan hiç kimsenin şaşırmayacağı üzere, çocuklar sürelerinin yüzde 37’sini istenilen “görevi” yapmaya, yüzde 63’ünü iPad’de harcadılar.
Ancak kendilerini bir süper kahramanın yerine koyan çocuklar, kendilerinden üçüncü tekil şahıs olarak bahsedenlerden daha fazla “çalıştı” ve bu iki grup da kendilerinden “ben” olarak bahseden çocuklardan daha iyi iş çıkardılar.
Başka deyişle, bir çocuk, kendisiyle baştan çıkarıcı şey arasına ne kadar mesafe koyarsa o kadar iyi odaklanabildi. “Batman Etkisi: Küçük Çocuklarda Sebat Duygusunu Geliştirmek” adı verilen bu çalışmanın araştırmacıları şöyle diyor: “Verilen bir görevi sanki başka biri yapıyormuş gibi düşünmeleri istenilen çocukların, anlık hazzın getirdiği zevke kapılmaları daha az olasıyken, daha uzun dönem hedefleri yerine getirme olasılıkları daha fazla görünüyor.”
Bu aslında yeni bulunan bir şey değil. 1960’larda Walter Mischel, Stanford’daki Bing Anaokulu’ndaki 3.5 – 5 yaş arası çocukları, bir tane marşmelov (Bir tür şekerleme) bulunan bir odaya koyup, isterlerse yiyebileceklerini ama beklerlerse iki tane marşmelov alacaklarını söylediği ünlü “marşmelov deneyini” yaptı. Kendi hazlarını erteleyebilen çocuklar ya da kendini üst düzeyde kontrol edebilen çocuklar; akademik olarak daha başarılı oldular, daha fazla para kazandılar ve daha sağlıklı ve mutlu bir hayat sürdüler. Obez olmaları, uyuşturucu kullanmaları ya da mahkemelik olmaları, marşmelova direnemeyen çocuklarla karşılaştırıldığında daha düşük bir oranda gerçekleşti.
Mischel ve Patterson, bu kendini yönetme becerisinin yani öz kontrolün kilit noktasının, haz veren objeyi çok daha soyut bir şey olarak hayal etme becerisi olduğu sonucuna vardılar. Örneğin, araştırmaya katılan oğlan çocuklarından biri Mischel’e, marşmelovu bir ikram olarak değil de bir resim olarak hayal ettiğini söylemişti. “Bir resmi yiyemezsiniz.” Bu şekilde hayal edebilmenin sırrı; size cazip gelen bir ortamın “sıcak” yönlerini zihinsel olarak “serinletmeyi” öğrenmektir. Maria Konnikova bu durumu şöyle açıklıyor:
“Serinletme, bir nesneyi hayali olarak uzak bir yere koyarak (O bir fotoğraf, bir ikram değil) ya da onu yeniden tanımlayarak (Marşmelovu bir şekerleme yerine bir bulut olarak imgelemek) olabilir. Sizin dikkatinizi başka bir yöne çekebilen, konuyla ilgisiz herhangi bir şeye odaklanmak da işe yarayabilir.” – Maria Konnikova
“Batman Etkisi: Küçük Çocuklarda Sebat Duygusunu Geliştirmek” isimli bu araştırmada, pelerin ve maske takan çocukların psikologların “kendini ayrıştırma” olarak tanımladıkları konuda da daha iyi oldukları görüldü. Çocukların hayali bir oyun aracılığıyla daha iyi odaklanmalarının nedenlerinden biri, başka biriymiş gibi yapmanın onlara cazip gelen şeylerden ayrışmalarında yardımcı olması olabilir. İkinci bir olası açıklama da çocukların kostümlerini giydikleri süper kahramanların güçlü karakter özelliklerini kendilerine atamaları ve onları taklit etme isteği olabilir. Sebebi ne olursa olsun, süper kahramanlar daha fazla sebat duygusu sağlıyorlar.
Araştırma ebeveynlerin bildiği ancak genellikle unuttukları bir şeyi daha gösterdi: Çocuklar çok kısa bir zaman içinde çarpıcı bir şeklide değişirler. Altı yaş çocukları zamanlarının yarısını bilgisayar çalışması için harcarken, dört yaş grubu çocuklar zamanlarının çeyreğini bu çalışma için ayırdılar. Çocukların anaokulundan ilkokul yaşına gelinceye kadar ne kadar geliştiklerini görmek pek de şaşırtıcı olmadı. Her ne kadar ebeveynlerin hayal ettiği kadar hızlı gelişmese de birçok beceri gibi kendi kendini yönetme becerisi de çocuklar büyüdükçe gelişen bir beceridir. Belki de süper kahraman olarak daha fazla zaman geçirmek buna yardımcı olabilir.
Çeviri: Ayşegül Sarığolu