Çocuklar, özellikle Amerikalı çocuklar açık havada çok az zaman geçiriyor. Anaokulunda bile teneffüsler kısıtlanıyor. Ancak Amerika’nın Vermont’taki küçük bir kasabasındaki bir öğretmen çok farklı bir şey yapıyor: Her hafta bir gün öğrencilerini dışarı çıkarıyor. Hem de tüm bir gün boyunca.
Bu günün bir de özel adı var: Orman Günü.
Anaokulu öğretmeni Eliza Minnucci, bu fikri çocukların tüm günü ve her günü ormanda geçirdiği İsviçre’deki bir orman okulu ile ilgili bir belgeselden aldı.
Belgeseli izler izlemez, “Bunu hemen yapmalıyım.” diye düşündü. Ancak sonra yaşadığı gerçekliğin bundan hayli uzak olduğunu fark etti. “Amerika’da bir devlet okulundayız. Bunu yapmamız imkansız.”
Ancak okulun müdürü onu şaşırtarak şöyle dedi: “Bir dene bakalım.”
Her pazartesi sabahı çocuklar açık havaya göre giyinerek okula geliyor. Yağmurda ya da güneşte hatta en sert soğukta bile dışarı çıkıyorlar. Okullarının yanındaki ormanda yer alan kalelerle ve bir ateş çukuruyla inşa ettikleri alana doğru yola çıkıyorlar.
Gözlem
İlk olarak çocuklar “oturma yerlerine” geçiyorlar. Bir ağacın altındaki bir kütüğün üzerindeki bu yerler önceden belirlenmiş. Her çocuk burada 10 dakika boyunca tek başına sessiz bir biçimde oturuyor. Yapmaları gereken şey, geçen haftadan itibaren doğada nelerin değiştiğini fark etmek.
“Havada daha fazla nem var.” diyor oğlanlardan biri. Ben bu dersi ziyaret ettiğimde Nisan başlarıydı. Karlar erimeye başlamıştı ve hava gerçekten de biraz nemli gibi hissediliyordu. Bu zeki gözlemden sonra küçük çocuk eline bir taş aldı ve yere vurmaya başladı. Şimdilik yeterince sessiz zaman geçirmiş gibiydi. Şansına sırada oyun saati vardı.
Oynamak ve Öğrenmek
Çocuklar etrafta koşturuyor ve okulda yapmalarına izin verilmeyen her türlü şeyi yapabiliyorlar: Bağırmak ya da bir şeyler fırlatmak gibi. Aşağıdaki derede iki çocuk birlikte bir baraj inşa etmeye çalışıyor. Çocuklardan biri yere düşmüş bir ağacı bütün gücüye barajın üzerine doğru itmeye çalışıyor. “Yuvarlayabiliriz!” diye ısrar ediyor diğer çocuk. İtiyorlar, itiyorlar ama emekleri boşa çıkıyor. Sonunda çocuklardan biri ağacın dallarını bir kaldıraç gibi kullanabileceklerini fark ediyor. Öğretmen Eliza Minnucci 5-6 metre kadar uzaktan onları seyrediyor.
“Okulda güç ve hareket konusunu çalışmamız gerekiyordu.” diyor Minnucci. Küçük çocuğun dalları kullanarak ağacı nasıl kaldırabileceğini anladığı anda gerçek dünyaya ait bir deneyim yaşadığını ve bunun ne kadar önemli olduğunu ekliyor. “Açık hava çok fazla şey sunuyor. Öğrendiğimiz şeyler için en derin ve en geniş ortam doğa aslında.”
Minnucci, Amerikan okullarının akademik eğitime ve test puanlarına çok fazla, sebat ve kişisel kontrol gibi “bilişsel olmayan” becerilere ise çok az odaklanmasından dolayı endişe duyuyor. Bu becerilerin önemine yönelik artan bir ilgi var ancak Minnucci geleneksel okulların bu tür becerileri çok iyi öğretmek için kurulmadığını düşünüyor.
Ancak “Orman Günü” bu konuda birçok fırsat sağlıyor.
“İnanılmaz bir metanet görüyorum.” diyor Minnucci yüzünde gülümsemeyle yerdeki ağacı barajlarının üzerine koymayı başaran çocuklara bakarken.
Doğanın Eğitim Araçları
Ormanda normal dersler de yapılıyor. Oyun saatinden sonra çocuklar eğitim alanlarına gidiyorlar. Bunlardan birinde doğal malzemeleri kullanarak boya yapıyorlar. Bir diğerinde dal parçalarından harfler çiziyorlar. Kızlardan biri “S” harfi yaparken zorlanıyor.
“Gidip biraz kıvrımlı dallar bulacağım!” diyor. Kıvrımlı dalları bulmanın zor olduğunu fark ettiği anda aklına yeni bir fikir geliyor: “S” harfi yerine tersten “Z” yapmak.
“Çocuklar burada inanılmaz becerikli oluyorlar” diyor Minnucci. “Sınıfta her şeyi küçük parçalara bölüyoruz. Birbirinden ayrı beceriler ve bilgiler öğretiyoruz ve sonra onlar bunları bir araya getiriyor. Bu öğrenmek için iyi bir yol ama dünyada işler bu yolla yürümüyor. Onlara, bir akranlarıyla birlikte nasıl baraj kurabileceklerini ve aynı zamanda kuru kalmayı ve üşümemeyi nasıl başaracaklarını düşünmelerinin gerektiği karmaşık bir ortamda olma fırsatını vermeyi seviyorum.”
Temel Kurallar
Ormanda çok az kural var: Kendine dikkat et, başkalarına dikkat et, çok uzağa gitme. Hepsi bu. Amaç, çocukların bağımsızlığı deneyimlemelerini sağlamak ve başarılı bir yetişkin olmak için çok önemli olan öz yönetim becerilerini öğrenmelerine yardım etmek.
“Dışarısı 33 derece. Çocuklardan biri suyun içinde oturuyor. Ve yakında bunun rahatsızlık veren bir şeye dönüşüp dönüşmeyeceğini anlayacak. Onun için bir kural koymak istemiyorum. Bunu kendisi anlayacak. Burası kendine bakmayı öğrenebileceği bir yer.” diyor Minnucci.
Çocukların güvende olduğundan emin olmak için pek çok yetişkin “gözü” var etrafta. Okul ödeneklerinden, ekstra bir orman günü öğretmeninin maaşı ödeniyor. Pazartesi günlerinin büyük bir çoğunda en az bir ebeveyn gönüllü olarak geliyor.
“Bence çocukların dışarı çıkarmaları gerçekten harika bir fikir.” diyor bir baba. “Bir şeyleri kendi başlarına keşfetme ve anlama fırsatları oluyor.”
Peki, öğrenciler ne düşünüyor? “Oyun oynuyoruz ve sınıftaki gibi sonsuza kadar oturmamız gerekmiyor.” diyor sınıftaki çocuklardan biri.
Minnucci iki yıl önce orman okulu deneyini başlattığında, bunun özellikle tipik bir okul gününün onlara sunduğundan çok daha fazla etrafta koşturma ihtiyacı olan hareketli ve “sesli” çocuklar için iyi olacağını biliyordu.
Beklemediği şey ise orman gününün beş yaşında olsalar da hareketsiz ve sessiz bir şekilde oturabilen ve okulda hiç zorlanmayan çocuklara da çok iyi geleceğiydi. Minnucci geçtiğimiz yıldan bir öğrencisiyle ilgili şu örneği veriyor:
“Sınıfın içinde en iyi öğrencilerimden biriydi. Ama dışarı çıktığında çocuklar ağaçların tepesine tırmanırken, o çok yükseğe çıkamıyordu. Sanırım akranlarının becerisine sahip olmadığı için biraz şaşırmıştı. Sonra bir gün tırmanırken ağacın yarısındayken yere düştü. Birkaç yerinde biraz sıyrık oldu. Kendimi çok kötü hissettim. ‘Zavallı çocuk, başaramadı.’ diye düşündüm.”
Ama iki hafta sonra çocuklar tekrar ağaca tırmanırken dönüp onlara baktı. “Ben de ağaca tırmanmayı denemek istiyorum.” dedi.
“Ve ağaca gitti. Daha önce çıktığından çok daha yükseğe çıktı. Mutluluktan ışık saçıyordu.” diyen Minnucci, “Bu çok iyi.” diye düşünmüş kendi kendine. Çünkü Minnucci’ye göre okulda iyi olan çocukların, hayatta akademik eğitimde başarılı olmaktan çok daha fazla şey olduğunu anlamaya ihtiyacı var. Ve akademik olarak çok iyi olmayan öğrencilerin iyi oldukları şeylerin de bir değeri olduğunu anlamaları gerekiyor. “Ormanda ders yapmak herkese gerçekten çok önemli şeyler sunuyor.” diyor Minnucci.
Öğrencilerin ormanda çok şey öğrendiği kesin. Peki ama ya test puanları? Bugünlerde okul deyince akla ilk gelen bunlar sonuçta.
Minnucci, geçen yılki test puanlarının öğretmenlik yaptığı hiçbir yılda olmadığı kadar yüksek olduğunu söylüyor. Minnucci’ye göre bunun pek çok sebebi olabilir.
Minnucci, ormanda haftada bir gün geçirmenin akademik başarıyı artırdığını söyleyecek kadar kanıtı olmadığını söylüyor. Ama bunun bir zarar vermediği kesin. Öğrencilerinin bu deneyimden kazandıklarının ölçülemez olduğunu da ekliyor. “Ama bu, yapmaya değmez anlamına gelmiyor.”
Okul müdürü Amos Kornfeld de aynı fikirde. Kornfeld, okulların üzerinde her şeyi veri ve ölçülebilir sonuçlar olarak düşünme baskısı olduğunu söylüyor. Ama orman anaokulunun işe yarayıp yaramadığını bilmek için test puanlarına ihtiyacı olmadığını ekliyor.
“Çocuklar ormandan geldiklerinde mutlu ve sağlıklı görünüyorlar. Okulların buna da odaklanması gerekiyor.” diyor Kornfeld.
Kaynak: https://www.npr.org/sections/ed/2015/05/26/407762253/out-of-the-classroom-and-into-the-woods