Ergenlik dönemi ebeveynler için anlaşılmaz olabilir. Bu dönemde, aklı başında çocuklar gider, yerine kafaları karmakarışık olan ya da şiddetli duygusal çalkantılar yaşayan çocuklar gelir. Bu çocuklar eskiden mantıklı davranırlarken bu dönemde tehlikeli işlere kalkışabilirler.
Ancak arka arkaya yapılan araştırmalar bu döneme açıklamalar getirdi. Beyin tarama görüntüleri, ergenlerin davranış ve duygularıyla ilgili kuramların test edilmesine ve kanıtlarla desteklenmesine yardımcı oldu. Yıllara yayılmış farklı araştırmalar, ergen gelişiminin, tek bir noktadaki ergen gruplarının kıyaslanmasından ziyade zaman içindeki ergen gelişiminin izini sürdü.
Bu kapsamlı çalışmalar, bilim insanlarının, ebeveynlerin bu dengesiz on yıl içinde çocuklarına yardımcı olmaktaki rolüne bakışlarını değiştirdi. Daha önce ebeveynlerin geri çekilmesi gereken bir dönem olarak görülen ergenlik dönemi giderek çocukları izleme ve duygusal bağ kurma fırsatı olarak ele alındı. Araştırmalar sayesinde, pek çok ergenin belli yaşlarda deneyimleyeceği, zihinsel, sosyal ve duygusal beceri gelişimindeki dört önemli aşamayı tanımlamak mümkün oldu:
11 – 12 Yaş
Buluğ çağı kendini göstermeye başlarken çocuklar bazı temel becerilerde gerilemeye başlayabilirler. Araştırmalar, bu dönemde uzamsal öğrenmelerin ve belli akıl yürütmelerin zayıflayabileceğini gösteriyor. Bu dönemde beynin, ileriye yönelik bellek ya da gelecekte yapmanız gereken şeyleri hatırlamanızdan sorumlu bölümleri henüz olgunlaşmaktadır. Bu yüzden, dersten önce öğretmenine bir not vermesi istenen ergen bunu tamamen unutabilir.
Bu yaş grubundaki çocukları organizasyonel beceriler konusunda yönlendirmek işe yarayabilir. Ebeveynler, çocuklarının spor çantasını kapının yanına koymak ya da cep telefonunda hatırlatıcı alarmlar kurmak gibi, günlük rutinlerle ilgili hatırlatma ipuçları oluşturabilirler. Görev yöneticisi uygulamaları gibi faydalı araçları paylaşabilirler.
Ebeveynler aynı zamandan bir olayın farklı bakış açılarından ele alınıp, artıları ve eksilerinin düşünülerek doğru karar verilmesinde de çocuklarına yardımcı olabilirler. 2014 yılında yapılan bir araştırmada 10-11 yaşlarındayken mantıklı karar verebilen çocukların daha az endişe ve üzüntü duydukları, 12-13 yaşlarına geldiklerinde arkadaşlarıyla daha az kavga edip daha az sorun yaşadıkları ortaya kondu.
Çocuklarına karşı sıcak ve destekleyici davranan ebeveynler, onların bu dönemdeki beyin gelişimini etkileyebilirler. 2014’de 188 çocuk üzerinde yapılan bir araştırmada, çocuklarıyla yaşadıkları sürtüşmelerde sıcak, şefkatli ve onaylayıcı davranan annelerle öfkeli ve tartışmacı annelerin etkileri karşılaştırıldı. Melbourne Üniversitesi’nden araştırmacıların yürüttüğü araştırmada, 12 yaşındayken şefkatli anneleri olan çocukların 16 yaşına geldiklerinde daha az üzüntü ve endişe duydukları ve öz denetimlerinin daha yüksek olduğu ortaya çıktı.
13 – 14 Yaş
Ebeveynlerin kendilerini çok şiddetli bir duygusal geçiş dönemine hazırlaması gerekir. Bu dönemde genç ergenler akranlarının düşüncelerine duyarlı hale gelir ve bunlara güçlü tepkiler verir. Ancak akranlarının gerçekten ne düşündüğünü anlamalarını sağlayacak olan sosyal becerilerinin olgunlaşmasına daha yıllar olduğu için bu dönem karmaşıktır ve berbat geçmesi mümkündür. Bu dönemde ergenlerin strese karşı verdiği tepki çığırından çıkar, kapılar çarpılır, sık sık alanır. Sosyal baskının etkileri de en fazla bu dönemde ortaya çıkar: Strese bağlı zihinsel bozuklukları olan yetişkinlerin yüzde ellisine on beş yaşından önce bir teşhis konmuştur. Diğer bir araştırma, 11-15 yaş arasındaki ergenlerin, sosyal gruplardan dışlanma gibi sosyal baskılara maruz kaldıklarında üzüntü ve endişe duyarken, yetişkinlerin böyle bir etki göstermediğini ortaya koyuyor.
2016 yılında yapılan bir araştırmaya göre, bu dönemde beynin strese karşı en dayanıksız olan bölümleri henüz olgunlaşma sürecinde olduğu için, ergenlerin stresle başa çıkma stratejileri, beynin yaşam boyunca sürdüreceği modeller olarak beyne işleyebilir. Psikologlar bu dönemde meditasyon, spor ya da müzik dinlemek gibi, kendi kendine sakinleşme yöntemlerinin öğretilmesini ya da bunlar yoluyla örnek olunmasını öneriyorlar.
Ergenlere, akranlarının yüz ifadelerini ve vücut dillerini nasıl okumaları gerektiği de dahil olmak üzere arkadaşlık becerileri üzerine yol gösterin. Onları arkadaşlarını popülerliklerine göre değil, ortak ilgi alanlarına göre seçmeye ve onlara iyi davranmayan arkadaşlarından ayrılmaya yüreklendirin. Bir tartışmadan sonra arkadaşlıkların özür, telafi ya da uzlaşma yoluyla nasıl yeniden tesis edilebileceğini öğretin. Aile desteği stres tamponudur. 2016 yılında 362 ergenle yapılan bir araştırma, aileleri tarafından refakat, problem çözümü ve duygusal destek sunulan ergenlerin ağır bir baskıyla karşılaştıklarında daha az depresif olduklarını ortaya koydu.
15 – 16 Yaş
2015 yılında, 8-27 yaşları arasında 200 katılımcıyla yapılan bir araştırmada, bu yaşlardaki ergenlerin riskli davranışlar sergileme hevesinin doruğa çıktığı görüldü. Bu yaşlarda beynin ödül reseptörleri gelişmeye başlar ve ergenlerin, haz ve doyum hisleriyle bağlantılı bir sinir ileticisi olan dopamine verdiği tepki güçlenir. Böylece heyecan arayışı başka hiçbir zaman olmayacağı kadar arzu uyandırır.
Tehlike karşısında hissedilen normal korkular ergenlik döneminde geçici olarak bastırılır, bilim insanları bunun evden ayrılmak ve yeni yaşam alanları keşfetmek için evrimsel bir ihtiyaçtan kaynaklandığını düşünüyor. Araştırmalar, ergenlerin düşündüklerinden daha da tehlikeli durumlara karşı uyarılmalarına rağmen riskli durumları değerlendirmelerinde bir değişiklik olmadığını gösteriyor.
Bu dönemde özellikle iyi arkadaşlıklar edinip sürdürme becerisi özellikle çok faydalıdır. 2015’de, Illinois Üniversitesi’nden yardımcı doçent Dr. Eva Telzer’in 46 ergenle yaptığı araştırmaya göre, güvendikleri ve sırtlarını dayayabilecekleri arkadaşları olan ergenler dükkânlarda hırsızlık yapma, tehlikeli araba kullanma ya da korunmasız cinsellik gibi riskli davranışlara daha az kalkışıyorlar. Yakın arkadaşlarıyla sık sık kavga eden ergenlerse bu tür tehlikeli işlere daha sık soyunuyorlar.
Sıcak ve destekleyici aile ilişkileri kurmak için hiçbir zaman geç kalınmış sayılmaz. 2015 yılında 23 ergenle yapılan bir araştırma, 15 yaşından sonra aileleriyle daha sıkı ilişkiler kurmaya başlayan ergenlerin beyinlerindeki riske girme bölgesinin daha az etkinlik gösterdiğini ve 18 ay sonra riske girmelerin daha da azaldığını ortaya koydu. Araştırmaya göre, ergenlerin aileleriyle yakınlaşması, ebeveynlerin çocuklarına saygı göstermesini ve problemlerin çözümüne yönelik konuşmalarını, bu sırada çocuklarıyla kavga etmekten ve onlara bağırmaktan kaçınmalarını kapsıyordu.
17 – 18 Yaş
Ergen beyninin değişme ve gelişme becerisi bu dönemde kendini gösterir. Bazı ergenlerin IQ düzeylerinde artış görülür. 2013 yılında 11.000 ikizle yapılan araştırma, zihinsel açıdan üstün olan ergenlerin IQ testlerinde çok başarılı olduğunu, yani zaten akıllı olan çocukların daha da akıllı çıktığını gösterdi.
Yaşı daha ileri olan ergenlerde beynin yargılama ve karar verme bölümleri, duyguların kontrolden çıkmasın ve riske girme durumunda fren vazifesi görür. 2015 yılında İngiltere’deki Sheffield Hallam Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, problem çözme ve strateji planlama gibi organizasyon becerilerinin 20 yaşına kadar gelişmeye devam ettiğini göstermiştir.
Bu araştırmaya göre sosyal beceriler ve ilgili beyin bölümleri bu yaşlarda hâlâ olgunlaşmaya devam etmektedir. Bu dönemde ergenler başkalarının neler hissettiğini daha iyi fark eder ve empati kurar. Bununla birlikte, bir partide sohbet ederlerken bir arkadaşlarının neden birdenbire konunu değiştirdiğini anlamak gibi, karmaşık durumlarda insanların davranışlarının ve tavırlarını çözümleme becerisinden henüz yoksundurlar.
Kaynak: http://www.wsj.com/articles/what-teens-need-most-from-their-parents-1470765906