“Çocuğumun yatağını ne zaman ayırmalıyım?” sorusunun cevabı yaşadığınız coğrafyanın, kültürün sosyo-ekonomik yapısına göre değişir. Bütün kabilenin yan yana yattığı ilkel bir sosyal yapıda yatak ayırmaktan bahsetmenin bir anlamı olmayacaktır. Bu yazıyı yazmak için Amerika’daki uzmanların neler söylediklerini araştırdım. Öncelikle konunun adı dahi farklı; yatak ayırmaktan daha çok uykuya geçmeye yardımcı olmayı (Co-sleeping) durdurmaktan bahsediliyor. Uyku yardımını durdurmak için yapılan öneriler, daha çok 09-12 ay aralığına vurgu yapıyor.
Çocuğun yetişkinlerle aynı ortamda uyuma biçimi ve süresi elbette sosyo-ekonomik koşullardan etkileniyor. Çok uzatmadan bir analiz yapacak olursak; çocuğun yetişkin hayatından izole bir şekilde büyümek zorunda olduğu “gelişmiş” toplumlar ile çocuğun yetişkinlerle birlikte “iş yerinde” (Köy, tarla…) kalabildiği toplumlar arasında koşulların getirdiği farklılıklar var. Anne- baba sabah kalkıp işe gidecekse, işte performansının düşmesi ekonomik ilişkiler açısından hoş karşılanmıyorsa, çocuğu beraberinde iş yerine götüremeyecekse anne-babanın ve çocuğun ayrılma süreci daha hızlı gerçekleşecektir. Çok yakın bir zamanda 1 aylık bir çocuğunu bakıcıya bırakıp işe gitmek zorunda kalan bir annenin varlığından şaşkınlıkla konuşulduğuna şahit oldum. “Nasıl yapar böyle bir şeyi? Çok ayıp!” Bu topraklara hiç uygun değil.
İş ve ev hayatının birbirine entegre olduğu, ekonomik üretim için uzaklaşmaya gerek olmayan sosyal yapıların dinamikleri daha farklı işliyor. Öncelikli böylesi sosyo-ekonomik yapılarda çocukların okula gitme oranları çok düşük. Çünkü temel mesleki eğitimlerini ayaklarının üzerinde durup çevreyi gözlemlemeye başladıkları andan itibaren alıyorlar. Tarım, hayvancılık, balıkçılık vesaire için fazladan bir eğitime ihtiyaç duymuyorlar. Yetişkin iş için sosyal yapıdan uzaklaşmayınca, çocuğun da okula kapatılmasına gerek kalmıyor. Bu durumda çocuğun yetişkinlerle aynı ortamda uyumasının bir sorun olduğunu ileri sürmek pek mantıklı olmayacaktır.
Anne ve babaların, çocuğun yatağını ayırma konusunda aklının karıştığına pek çok kere şahit oldum. Çocukların ayrı yataklarda yatırılmasının “batının bir oyunu” olarak tanımlamaktan, aynı yatakta yatmayı çocuk istismarı olarak tanımlamaya kadar değişebilen pek çok farklı fikir duydum.
Peki “biz” ne yapmalıyız?
Öncelikle “biz” aynı sosyo-ekonomik koşullara sahip değiliz. Teknolojinin ve okulun girmediği bir dağ köyü ile metrekare fiyatlarının dünyanın en pahalılar listesinde gezdiği İstanbul semtlerini aynı terazide tartmak pek doğru olmaz. O yüzden yatak ayırma meselesini tek doğruya bağlama fikrinin içime sinmediğini söylemek isterim.
Bununla beraber okul öncesi ve ilköğretimde okullaşma oranlarının %90’ların üzerinde olduğu bir ülkede yaşadığımızı unutmamak gerek. Bunun anlamı şu: Çocuğunuz sizden ayrılıp okula gidecek. Çocukluk ve ergenlik dönemini sizinle geçirmeyecek, vaktinin büyük bir çoğunluğunu okulun isteklerini karşılamak için harcayacak. Onu yanınızda tutmak, hatta aynı yatakta yatırmak içinde bulunduğumuz sosyo-ekonomik yapının dayatmalarına ters olacaktır. Okul çocuğunuzun; bağımsız, sorun çözen, özgüveni yüksek, kendi ayakları üzerinde durabilen biri olmasını bekliyor. Çocuğunuzu okula göndermeden önce yatak ayırma sürecini sağlıklı bir şekilde yönetmeniz çocuğunuzun içine gireceği dünyaya hazırlanmasına yardımcı olacaktır.
Çocuğunuzu, yetişkin ve çocuğun ayrıştığı bir sosyo-ekonomik yapıda büyütecekseniz kendi yatağında güven duyarak uyumasını desteklemelisiniz.
Yatak ayırmaya siz hazır mısınız?
Diyelim ki çocuğunuzun yatağını ayırmaya karar verdiniz. Peki, buna siz hazır mısınız? Yatak ayırma sürecini en çok zorlaştıran durum anne babaların yatak ayırmaya hazır olamaması. “Ben de onunla yatmak, ona sarılmak, koklamak istiyorum.” diyen epeyce anne-baba var. Siz hazır değilseniz bu iş olmaz. Çocuğunuz tek başına yatmaya giderken, mülteci kampında çocuğundan koparılan anne-baba edasıyla çocuğunuza bakarsanız çocuğunuzun “Başıma kötü bir şey gelecek galiba.” diye düşünmesi ve korkması çok olasıdır. Siz hazır olun ki çocuğunuz güvende hissetsin.
Ne zaman?
İçinde bulunduğumuz sosyo-ekonomik koşullar açısından bakıldığında olabildiğince erken olmasında yarar var. En geç 2-3 yaş aralığında yatağı bir sorun olmaktan çıkarıp çocuğun huzurla, güvenle uyuyabildiği bir alana çevirebilmek iyi olacaktır.
Nasıl?
Okula gittiniz ve herhangi biri size “Aaa hemen yatağı ayırmalısınız.” dedi ve eve döndünüz kesin, kararlı olarak, “Bu iş bitti. Bundan sonra aynı yatakta yatmak yok!” dediniz diyelim. Çok işe yarayacağını düşünmüyorum. Öncelikle yatakları neden ayırdığınızı unutmayın; çocuğunuzun bireyselleşme sürecini, özgüvenini desteklemek. Öfkeli bir tutum, bu ana amacı desteklemeyecektir. Yani yapmamanız gereken şey; yatak ayırma ve olumsuz duygular arasında bir ilişki kurulmasına neden olmak.
Kademeli Geçiş
1 yaşından önceki bir dönemde bu sorunu çözmediyseniz sorunun çözüm aşamasında daha çok dirençle karşılaşma ihtimaliniz var demektir. Ağlama, uyumama, kalkıp yanınıza gelme, sizin onun yanında sızmanız gibi pek çok kriz durumuyla karşılaşabilirsiniz. Krizden geri dönüşün kademeli olmasında yarar var. Uyuyana kadar yanında kalmak, yanında oturmak, yatağına kadar eşlik etmek, hafta sonu bir gün birlikte yatmak gibi birkaç haftaya yayılan aşamalı bir geçiş iyi olabilir. Aşamalar arasında geçişlerin net olması ve çocuğunuzun geçişi fark etmesini sağlamak önemlidir.
Çocuğunuzla Konuşun
Uyku rutininde yaşanacak değişikliklerle ilgili önceden mutlaka çocuğunuza bilgi verin. Erken dönemde çözmediyseniz bu sizin tek başınıza alabileceğiniz bir karar değil. Kendi başına uyuyabilen çocuklarla ilgili öyküler okuyun ve bu çocuklarla ilgili duygularınızı gösterin. Çocuğunuz kendi yatağında uyuyup uyandığında anne-baba olarak ne kadar mutlu olduğunuzu gösterin, günün eğlence, oyun, yeme, vb. zamanı olduğunu, gecenin ise uyku ve dinlenme zamanı olduğunu anlatın. Kendi yatağında uyumakla ilgili her adımını övgüyle güçlendirin. Büyüme ve kendi yatağında uyuma sürecini bir ritüelle belirgin hale getirmek, odayı birlikte düzenlemek, başlangıçta ışık açık bırakmak gibi pek çok pratik çözüm olabilir.
Süreklilik ve Tutarlılık
Yatak alışkanlığını değiştirmeye çalışırken (Aslında bütün çocuk eğitimi sürecinde) en önemli kavram tutarlılık kavramıdır. Çocuğunuza ve size gelecek bir yöntemi belirleyip o yöntemi uygulamaya devam etmek çok önemlidir. “Ayy bu gecede bizle uyusun.” krizi soruna dönüştürmek için birebir bir tutumdur. Çocuk kendi yatağından kalkıp sizin yanınıza geldiği her seferde onu geri götürmek tutarlılığa örnek olabilir. Anne babanın aynı noktada olması ve yatak meselesinden dolayı gerilip farklı davranmaması en önemli noktalardan biridir. Gizli gizli çocuğunuzun yanında uyuyakalmayın. Çocuğunuzun kendi yatağı, sizin kendi yatağınız var. Eğer eşinizle ilgili sorunlarınız varsa bu sorunları çözmek için çocuğunuzun yatağında uyumaktan daha yaratıcı bir çözüm arayın. Sürekli ve tutarlı bir şekilde davranırsanız 1 ay gibi bir sürede çocuğunuz kendi yatağında güvenli bir şekilde uyuyacaktır.
Uzman Desteği
Size ve çocuğunuza uygun yöntemi bulmakta zorlanıyorsanız bir uzmandan destek almaktan çekinmeyin. Bazen sorunları tek başınıza çözemezsiniz, bu noktada profesyonellerden destek alabilirsiniz. Eğer bulunduğunuz yerde profesyonel yoksa yatak ayırma sürecini başaran anne-babalarla yöntemleri konusunda sohbet edebilirsiniz.
Yılmaz Erdal – Psikolojik Danışman
Korto Psikoloji