Ortaokul öğretmeni olmayı hiç planlamamıştım. Diplomamı aldığımda lisede İngilizce öğretmenliği yapmayı planlıyordum, ama bulduğum tek açık pozisyon bir ortaokuldaydı. Ben de işi kabul ettim. Mümkün olduğu kadar çabuk “terfi etmeyi” planlayarak.
Çalışmaya başladıktan sonra bu plan bir daha aklıma bile gelmedi. Bu yaş grubu ile çalışmak beni inanılmaz cezbetmişti. Ve yıllar içinde ortaokul öğrencilerinin mizacı hakkında bir çeşit uzman oldum. En özel niteliklerini ortaya çıkarmayı keşfettim. Eğer siz de ortaokul öğretmenliği yapmaya başladıysanız ya da bu yaşlarda bir çocuğunuz varsa, muhtemelen siz de onlarla ilgili benzer şeyler keşfetmişsinizdir.
1. Akranlarının fikirlerine hemen hiçbir şeye olmadığı kadar çok değer verirler.
Bu, bazen oldukça anlamsız şeyler yapabilirler anlamına geliyor. Mesela üzerinde çok çalıştıklarını bildiğiniz bir ödevi, sınıfta herkesin önünde sesli olarak okumaları gerektiğini fark ettikleri için son anda size teslim etmekten vazgeçebilirler. Ya da çikolatalı sütü çok sevmelerine rağmen etrafta biri, çikolatalı sütün bebek içeceği olduğuna dair bir açıklama yaptığı için onlara önerdiğiniz çikolatalı sütü reddedebilirler.
Nasıl baş edebilirsiniz: Bu özelliğin işinize yaramasını sağlamaya çalışın: Sınıftaki en kendine güvenen çocukları yani herkesin üstün gördüğü çocukları bulun. Ve sonra bu çocukların, herkesin bir parçası olmasını istediğiniz bir konu hakkındaki yeni bir projeyi üstlenmelerini ya da sizinle birlikte sorumluluğu paylaşmalarını sağlayın.
Eğer sınıfın en havalı kızı Shakespeare’i çok sevdiğini söylerse, diğerleri de onu takip etmek isteyecektir. Ayrıca sosyalleşmenin ergenler için büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu bilin. Bir saatlik yoğun bir dersin sonuna beş dakikalık bir serbest konuşma zamanı koyarsanız, öğrenciler sizinle daha kolay işbirliği yapacaktır.
2. Vücutlarında olup biten şeylerden korkarlar.
Bizim gibi ergenliğini çoktan geride bırakmış olanlar için bedeni tarafından sürekli ihanete uğramak ve bu duyguyla baş etmeye çalışmak çok uzak olabilir: Hayatınıza sıradan bir çocuk olarak devam ederken, bir sabah cildinizden fışkıran sivilcelerle uyanırsınız. Hadi bakalım! Üstelik yok etmeye çalışmak için sivilceleri patlattığınızda, onları daha da görünür kıldığınızı fark edersiniz. Ama artık iş işten geçmiştir.
Her birkaç haftada bir yeni bir fenomen, bir ergenin fiziksel hayatında kendini gösterir. Mezun olana kadar da sosyal hayatlarına zarar verme konusunda onları tehdit eder.
Nasıl baş edebilirsiniz: Vücutlarına dikkat çekmemeye çalışın. Seslerinin değiştiğine, ayaklarının büyüdüğüne ya da daha kötüsü hiç büyümüyor gibi göründüklerine kimsenin dikkat çekmemesini tercih ederler.
Eğer bir çocuğa toplum önünde bir şey yaptırmaya çalışıyorsanız – tahtada problem çözmek ya da sınav kağıtlarını dağıtmak gibi – ve o da bunu yapmaya gerçekten direniyorsa ne yapmalısınız? Bunun muhtemelen vücudunda olup biten bir şeylerle ilgili bir açıklaması vardır. Bu yüzden eğer nedenini anlayamadığınız bir dirençle karşılaşırsanız, geri çekilin. Sebebini anlamaya çalışmayın. Hemen diğer bir çocuğa geçin. Peşini bıraktığınız çocuk size sonsuza dek minnettar kalacaktır.
3. Abartma eğilimleri vardır.
Yedinci sınıfın duvar köşesinde bir örümcek olduğunu mu söylediniz? Düz duvara tırmandıran korku filmi çığlıklarına hazır olun. Dışarıda birden kar yağmaya mı başladı? Oturun, arkanıza yaslanın ve daha önce hiç kar görmemiş gibi davranmalarını izleyin. Şaşkınlıktan çığlık atanlar, yumruğunu sıkıp zafer nidaları atanlar… Ve pencereye koşan bir sınıf dolusu öğrenci.
Bir dakika, biri dans dersi sırasında tuvalette ağlıyor mu? 10 tane kızın spor salonunda koşuşturmalarını, birbirlerinin kollarını çekiştirmelerini ve yüzlerindeki ‘Şimdiye kadar bu kadar önemli bir şey hiç olmamıştı. Hem de hiç” ifadesini gözlemleyin. İster sınırlı hayat deneyimi deyin, ister duyguları tozu dumana katan hormonlar ya da kimliklerini oluşturma çalışması deyin, genç ergenler biraz abartmayı sever.
Nasıl baş edebilirsiniz: Bu abartmaların arkasındaki gerçek duyguları onaylarken yaşadıkları deneyimleri daha gerçekçi bir açıdan yeniden tanımlamaya çalışın: “Evet, örümcekler korkutucu olabilir. Şu ufaklığın işine bakalım ve dersimize geri dönelim.”
Problemleri sakin ve mantıklı bir dille anlatarak, sağlıklı bir insanın hayatın küçük sürprizleri ile nasıl yol aldığını modellemiş olursunuz. Olaya biraz da mizah katmayı unutmayın: Bu davranışlardan rahatsız olmak yerine birazdan geçeceğini düşünün. Ayrıca başka bir gözle bakarsanız aslında çok eğlencelilerdir.
4. Toplum önünde övülmekten mahcup olurlar.
Bir ilkokul öğrencisi, akranları önünde ön plana çıkmaya bayılır. Ama bir ortaokul öğrencisini akranlarının önüne çıkarın ve iyi özelliklerini şiirsel bir dille övün. Bir süre sonra bu çocuğun utancından ezilip büzüldüğünü fark edeceksiniz.
Bir zamanlar Emir isimli sert mizaçlı bir öğrencim vardı ve kendisi muhteşem bir yazardı. Bir gün öğrencilere ödevlerini geri verirken, “Eğer gerçekten iyi yazılmış bir metin görmek istiyorsanız, Emir’in ödevine bakın” dedim. “Eğer Emir gibi sert bir çocuk iyi yazıyorsa, bunu ben de yapmak isterim” diye düşüneceklerini varsaymıştım. Ama hayır! Emir yüzüme sanki cüzdanını çalmışım gibi baktı. Ve yılın sonuna kadar berbat ödevler getirdi bana. Aslında hoşuna gitmeyen şey övgü değil, övgünün topluluk önünde yapılmasıydı. Eğer iyi yazmaya devam etmesini istiyorsam, konu hakkında sessiz olmam gerekiyordu.
Nasıl baş edebilirsiniz: Kesinlikle desteklemeye devam edin, ama bunu özel olarak yapın.
5.Güvenilmezlerdir.
Hamile olduğunuzu öğrendiniz ve bunu kendinize yakın hissettiğiniz bir öğrencinizle paylaşmak mı istediniz? Sabah duyurularında kendi haberinizi de dinledikten sonra tebrikleri kabul etmeye başlayabilirsiniz. Başka bir öğretmen için sürpriz bir parti düzenlemek istiyorsunuz ve bunu öğrencilerinizle birlikte mi yapmak istiyorsunuz? Sürpriz parti fikrini tamamen unutun.
Ergenler gizli bilgiyi kendilerine saklamak konusunda iyi niyetlere sahiptirler, ancak karşılarına paylaşma fırsatı çıktığında bunu değerlendirmekten geri kalamazlar. Bu yaşta henüz paylaşılmaması gereken şeylerin paylaşılmasının sonuçlarını anlayamazlar.
Daha da kötüsü, duydukları şeyleri kolayca “yuvarlamayı” seçerler. Mesela ağzınızdan çıkan “Bayan Flower’ın sınıfı benimkinden biraz daha fazla yapılandırılmış gibi” cümlesi, Bayan Flower’a “Bayan Gonzales sizin çok katı olduğunuzu söylüyor” şeklinde aktarılabilir.
Nasıl baş edebilirsiniz: Ergenlere, internete nasıl davranıyorsanız öyle davranın: Kamuoyu önünde yayınlanmasını istemediğiniz hiçbir şeyi onlarla paylaşmayın.
6. Sizin de bir insan olduğunuzu yeni fark ettiler. Bir dakika… Pek de değil!
Çocuklar Piaget’nin bilişsel gelişim evrelerinden geçerken, tamamen benmerkezci olmaktan – kendilerini evrenin merkezi olarak algılamaktan – yakın çevrelerinin dışında da bir hayat olduğunun daha fazla farkına varmaya geçiş yaparlar. 11 ya da 12 yaşları, “somut işlemler” döneminin sonuna denk gelir. Bu evrede çocuklar, başkalarının dünyayı kendilerinden farklı deneyimleyebileceğini anlamaya başlarlar.
Ancak bu çok inişli çıkışlı bir dönemdir. Bu şu demek:
(1) Sizinle yoğun olarak ilgilenirler. Ama bazen. Size özel hayatınızla, ailenizle, sevdiğiniz yemekle ya da müzikle ilgili her türlü soruyu sorarlar. Okul dışında içki içip içmediğiniz ya da küfürlü kelimeler kullanıp kullanmadığınız gibi sorular bile gelebilir.
(2) Başkalarının ihtiyaçlarına yönelik farkındalıkları hala baştan savmadır. Kendinizi iyi hissetmediğiniz ve dersin sonunda 15 dakikalık sessizlik talep ettiğiniz günlerde, size söz verirler, yardımcı olmaya çok heveslilerdir. Ancak 5 dakika sonra karşılaşacağınız sahnenin kontrolden çıkmış bir hayvanat bahçesinden bir farkı olmayacaktır.
Nasıl baş edebilirsiniz: Aldığınız övgülerin ve gördüğünüz ilginin tadını çıkarın, ancak varlığınızı bile unuttukları zamanlarda da şaşırmayın. Somut işlemler evresinin zemini çok kaygan olabilir.
Aşırı kişisel sorulara gelince… Bir mantık çerçevesinde cevaplayın: Okulda bir rol modelsiniz, bir profesyonelsiniz ve en önemlisi onların arkadaşı değilsiniz. Bu yüzden cevaplarınız “her yaşa uygun” olsun.
7. Ailelerinden uzaklaşırlar.
Çocuklarının artık onlara hiçbir şey anlatmadığını, okulda neler yaptıklarına dair hiçbir fikirlerinin olmadığını söyleyen ailelerin sayısı çok fazladır. Aileden uzaklaşmak, ergenliğin normal bir parçasıdır.
Her ne kadar bu yaştaki çocuklar gelişimlerinin hiçbir döneminde olmadığı kadar fazla yetişkin rehberliğine ihtiyaç duysa da, hayatta danışacakları son insan aileleri noktasına gelirler.
Nasıl baş edebilirsiniz: Hayatlarında güvendikleri bir yetişkin olarak, bu çocukları etkilemek ve kendi ailelerinden bilinçli olarak uzaklaşmalarıyla oluşan boşlukları doldurmak için benzersiz bir pozisyona sahipsiniz. Bu yüzden yetişkin gibi davranmayı asla unutmayın.
Sorumlu bir şekilde tavsiyelerde bulunun, akıllı kararlar vermeleri için rol model olun ve gerçek bir istismardan şüphelenmiyorsanız ailesine karşı çocuğun tarafını tutmamaya özen gösterin. Siz öğrenciyle ve aynı zamanda ailesiyle işbirliği içindesiniz. Bunun öğrencileriniz için de net olduğundan emin olun.
8. Hala çocuklardır.
Onlarla bir şiir hakkında felsefik bir tartışma yaptıktan ve gözlerinizin önünde nasıl da olgunlaştıklarını düşündükten on dakika sonra koltuk altlarıyla en hızlı pırt sesi çıkarma yarışması yapmaya başladıklarına ya da size akvaryumdan su içip içemeyeceklerini sorduklarına şahit olabilirsiniz.
Bir de şu sürekli kıpırdanmaları var. Dayanılmaz boyutlarda hem de. Özellikle erkek çocuklarında. Ergenlerin olgunluk düzeylerinin çocuktan çocuğa değiştiğini sakın unutmayın.
Nasıl baş edebilirsiniz: Olgun davranışın sonsuza dek sürmesini beklemeyin. Çocukça davranışlar gösterdiklerinde bunun normal olduğunu bilin. Aslında yaşlarına uygun davranıyorlar.
Ayrıca sürekli kıpırdanmaları da normal. Bedenleri çılgın bir hızla büyüyor. Üstelik enerjilerini atmak için çok az fırsatları var. Belki ders planlarınıza biraz daha fazla hareket katmayı deneyebilirsiniz.
Kaynak: http://www.cultofpedagogy.com/middle-school-kids/